Yeme Bozuklukları Nelerdir ? Ortaya Çıkmasındaki Psikolojik Etmenler

Yeme Bozuklukları Nelerdir ?

Yeme bozuklukları anoreksiya nevroza, bulimiya nevroza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi hastalıkları barındıran bir tanı grubudur. Bu hastalılar ruhsal kaynaklıdır fakat bedende de ağır tahribata yol açarlar ve hatta tüm psikiyatrik hastalıklar içinde en ölümcül hastalıklardandır.

 

Anoreksiya nervoza bazı nedenlerle kendilik imgesi bozulan ve kilo almaktan korkan kişinin gıda alımını oldukça azaltması/durdurması ve bazen aşırı egzersiz yapması ile karakterizedir. Anoreksiya hastaları sağlıkların tehlikeye atacak kadar zayıflarlar. Başlaması en çok beklenen yaşlar 14-15 olsa da nadiren 9 yaşlarında ve menopoz döneminde de görülebilir.

 

Bulimiya nevroza ise tıkınırcasına yeme sonrası yaşanan pişmanlık ve kendini suçlamayla gıda alımını durdurma, aşırı hareketlilik, yanlış ilaç kullanımı gibi uygunsuz telafi davranışlarına girişilen bir hastalıktır. Tipik başlangıç yaşı 18-19’dur.

 

Yeme bozuklukları genç kızlarda binde bir oranında rastlanılan hastalık erkeklerde daha nadir karşımıza çıkmaktadır. Klinik araştırmalar erkek kadın oranının 1/10 olduğunu göstermektedir.

 

Yeme Bozuklukları Nasıl Anlaşılır ?

Anoreksiya nervoza tanınması kolay bir tablo ile karşımıza çıkmaktadır. Klinisyenlerin çoğunun hem fikir olduğu tanı ölçütlerinde karşımıza ilk olarak beden imge bozukluğu çıkmaktadır. Beden imge bozukluğu yaşayan kişilerde kişinin bedeni hakkındaki duygu, düşünce ve algıları ile gerçek bedeni arasında bir uyumsuzluk vardır. Örneğin bir anoreksiya hastası oldukça zayıf olmasına rağmen beden imgesi bozuk olduğu için bunu inkâr edebilir. Bunun dışında anoreksiya nervozanın temel belirtileri; zayıf bir bedene sahip olma arzusu ve bu amaçla kilo kaybını amaçlayan davranışlar gösterme, şişmanlama ihtimaline karşı korku yaşamalarıdır. Anoreksiya hastaları gıda alımını tamamen azaltmaları ile aşırı egzersiz yapmaları ve hareketlilikleri ile dikkat çeker.

 

Çoğu anoreksiya hastası gıda ile ilgili bir uğraş içindedir, sık sık yemek yaparlar, özel tarifler ararlar. Bedenleri ile oldukça ilgilidirler ve kilo almadıklarına inanmak adına uzun süreler boyunca aynaya bakarlar. Zayıflıklarının tehlike yaratacağına dair bir düşünceleri yoktur ve çoğu kendisini şişman algılarken bir kısmı da bölgesel şişmanlıklarından yakınırlar. Erişkinlikte karşılaşıldığında cinsel uyumu olumsuz etkiler. Anoreksiya hastalarının tedavi talepleri azdır. Ki zaten hastalıklarını küçümseme eğilimi gösterdikleri de dikkate alındığında tedavi talebinde bulunmamaları anlamlandırılacaktır. Anoreksiya hastaları hastalık sürecinden öncesinde gayet uyumlu, ılımlı kişilik özellikleri ile tanıtılırken hastalık sonrası için anlaşması güç, iletişim bozuklukları yaşayan kişiler olarak betimlenmektedir.

 

Bunların yanında anoreksiya nervoza hastalarda fizyolojik ve metabolik değişikliklere de yol açar. Kadınlarda adet kesilmesi ilk başta karşımıza çıkan belirtidir. Ki bu durumu farklı nedenlere bağlayan psikologların fikirlerinden yazının devamında bahsedeceğim. Bunun yanı sıra açlık durumu ve çıkarma davranışı esnasında metabolizmada yaşanan ve geri dönüşümü sağlanan bazı durumlar da vardır. Çıkarma davranışı düşük potasyum düzeyine neden olmaktadır ki bu bazı kalp problemlerine yol açabilir. Güçsüzlük, uykuya eğilim, kalp ritminde bozukluklar da anoreksiya hastalarında karşımıza çıkar ki bunlardan kalp ritim bozuklukları ani ölümlere dahi yol açabilir. Karaciğerde yağlanma, kolesterol seviyelerinde dengesizlik, diş çürümeleri, kuru cilt, tüylenme, kabızlık, düşük vücut ısısı da anoreksiya nervozanın biyolojik komplikasyonlarıdır.

 

Bulimiya nerzova hastaları yineleyen tıkanırcasına yeme nöbetleri yaşarlar. Bu nöbetlerde hasta ne yediğini ne kadar yediğini kontrol edemez hale gelebilir.  Ve nöbetler ortalama bir saat sürmektedir. Bunun ardındanyaşanılan pişmanlık duygusu ve kendini suçlama, kiloyu dengelemek adına uygunsuz davranışlara yol açar. Örneğin, kendisini kusturma kilo attırıcı bazı ilaçlar kullanma, hiç yememe ve aşırı egzersiz yapma gibi. Tıkanırcasına yeme ardından görülen telafi davranışlarının 3 ay boyunca haftada en az 2 kez ortaya çıkması durumunda kişi bulimiya nervoza tanısı alır. Tınımda nöbetleri hastanın gerilimini hafifletmesi sebebiyle hasta için ödüllendirilmiş bir davranıştır. Bu hastaların ilişkilerinde oldukça sık sorunlar görülür, anksiyete ile mücadele ederler ve sık sık kompulsif davranışlar gösterirler. Kendilik kavramları tıpkı anoreksiya nervozada olduğu gibi bozuktur. Mizaç bozulmaları yaşarlar ve hastaların yaklaşık ¼’ü mücevher, giysi çalma davranışında bulunurlar. Bunun dışında bulimiya nervozada anoreksiya nervoza gibi bir kilo kaybı oluşmaz hatta hastaların bir kısmı normal kilodayken bir kısmı hafif şişmandır (yaklaşık %10’u). Bu hastalarda sık sık kilo dalgalanmaları görülür.  Bulimiya nervozanın biyolojik komplikasyonlarına baktığımız zaman anoreksiya nervoza ile aynı tablo karşımıza çıkmaktadır.

 

Genel olarak tüm yeme bozukluklarında kalp ve damar sistemi, sindirim sistemi kemikler, dişler zarar görür ve hormonal dengesizlikler yaşanır.

 

Yeme Bozukluklarının Ortaya Çıkmasındaki Psikolojik Etmenler Nelerdir ?

Yeme bozukluklarının psikolojik nedenlerinden bahsetmeden önce yeme bozukluğu yaşayan kişilerin ruh hallerini daha iyi anlamamızı sağladığına inandığım bazı hastaların söylemlerine yer vermek istiyorum:

‘’Galiba ben de çocuklar gibi olmak istiyorum, tam o yaşlara döndüm.’’

A.A (Anoreksiya nervoza hastası)

 ‘’Bulimiya, yalnızlığımı anlamlandırıyor.’’

B.Ş (Bulimiya nervoza hastası)

‘’Ben, her girene ve çıkana düşmanım, bölünmez bir öz.’’

S.B (Anoreksiya nervoza hastası)

‘’Acımı yok etmek istiyorum, acımı yok etmenin bedeliyse tam bir hissizlik. Yemeyle hissizleşen acı ardından hissizlikle artan acı, acıyla artan yeme. Sonrasında bir kısır döngü. Orada kayboluyorum. Ara ki bulasın!’’

E.A (Bulimiya nervoza hastası)

‘’Kendi mükemmellerimle, kendi yetersizliğimi; tam olamamanın yetersizliğini yaşıyorum. Ben erişkinliği getirdiği yetersizlikten de korkuyorum. Büyüme ve eksilme karşısında; derin acıyı soğuracak bir bedene girilmeli, bunu bedene kazımalı. Artık hiçbir şey almamalı.’’

S.B (Anoreksiya nervoza hastası)

‘’Öfkelerimi bulimiyayla çıkarıyorum üstelik suçumun cezasını da veriyorum.’’

İ.T (Bulumiya nervoza hastası)

 

Öncelikle anoreksiya nervozanın psikolojik etmenlerini ve yukarıdaki hasta söylemlerinde bunu ne kadar görebildiğimizi tartışmak istiyorum. Anoreksiya hastalarının çoğunda psikososyal cinsel gelişim ve genel fizik gelişimi gecikmiş gibi duruyor. Psikososyal cinsel gelişim kişiliğin diğer yönlerini de etkilemesiyle önemli bir süreçtir ve gecikmesi bazı durumlarda sorun yaratabilir. Yukarıda anoreksiya hastalarında adet gecikmesi görüleceğinden bahsetmiştim. Bazı psikanalistler bu konuda adet gecikmesinin bilinçdışında büyümeye ve hamileliğe karşı bir savunma mekanizmaları içerisinde olduğunu düşünmektedirler. Bunun yanında yeme bozuklukları bedenin cinsel kimliğini almasına, hasta kadınsa kadınsı bir bedene, erkekse erkeksi bir bedene sahip olmaya engel teşkil etmekte. Ki bu durumlar psikososyal cinsel gelişimdeki gecikmeyi de gözler önüne sermektedir.

 

Gelişimde gecikmeye yukarıda anoreksiya hastası S.B’nin cümlelerini örnek verebiliriz diye düşünüyorum. Tam olamadığına, erişkinliğe duyduğu korkuya ve büyümeyi eksilme ile sunduğuna dair vurgusu bu durumu açıklayacak nitelikte.

 

Bunun yanında anoreksiya hastalarının ebeveynlerinde -özellikle annelerinde- mükemmeliyetçilik ve katı bir tavır gözlemlenebilir. Yine aynı ifadeler -tam olamamak, eksilmek- mükemmeliyetçi bir tavırla yetişmiş birinin korkularına işaret eder nitelikte. Tedavi sürecinden bahsederken daha detaylı bahsedeceğim ama şöyle bir soru işareti koymak isterim: mükemmeliyetçi ebeveyn tavırları bu denli etkili ise tedavi süreci belki de hasta ile sınırlı kalmamalıdır.

 

Özellikle bulimiya hastalarında görülen tıkınırcasına yeme bozukluklarına stres öncül olabilir. Bulimiya hastaları tüm streslerinden, problemlerinden arınmak adına yemek yemeyi bir kaçış olarak görür ve tıkınırcasına yemek yeme nöbetlerine kapılır fakat bunun sonunda yemek yemenin çözüm olmaması sebebiyle ve kilo alma endişesiyle gıda alımını azaltır, böylece hasta bir kısır döngüye girmiş olur. Bu noktada bulumiya hastası B.Ş’nin ifadelerine dikkat çekmek istiyorum. Bulumiyayı yalnızlığı ile başa çıkmak adına bir araç olarak görmesi bu bilgileri doğrular nitelikte. Bahsedilen kısır döngü ise yine bulumiya hastası E.A tarafından oldukça net bir şekilde ifade edilmiş. Ki kendisi bu kısır döngü üçünde kendini nasıl kaybettiğinin de farkında.

 

Yine bulumiya hastası İ.T’nin ifadelerine dikkat çekmek isterim. Yukarıda bahsedilen gibi öfkesini çıkarmak adına tıkınırcasına yemek nöbetlerini kullandığını belirtiyor. Sonrasında ise bir suç olarak gördüğü yemek yemenin cezasını çektiğinden de bahsetmiş. Ceza olarak gıda alımını durdurmak, aşırı ağır egzersizden bahsettiğini düşünüyorum.

 

Yeme bozukluklarının depresif duygu durumuna neden olması depresyon hastası oldukları fikrine neden olmuştur ama yeme bozukluğu çoğu öyküde depresyonun öncülüdür.

 

Tüm bu psikolojik etmenlerin yanında modern toplumun güzellik algısı, balerinlik, mankenlik gibi bedeni kontrol altında tutmayı gerektiren meslekler, ideal bedeni zayıflıkla eşleyen zihniyet de yeme bozukluğu görülme sıklığının artmasında önemli bir etkendir.

 

Yeme Bozuklukları Tedavisi

Yeme bozukluklarında tedavi kişinin sağlıklı yeme alışkanlıklarına sahip olmasını, ideal kiloya ve bedene sahip olmasını ve en önemlisi ruh sağlığının düzeltilmesini amaçlamaktadır. Tedavide tek bir branş/uzman ile çalışmaktansa birçok uzman ile çalışmak daha doğrudur.

 

Psikoterapi gereklidir, bu süreçte aile ile işbirliği ve ailenin de tedaviye katılımı oldukça önemlidir. Ailenin katılımı ailenin hastaya doğru yaklaşmasının gerekliliğini ve vermesi gereken desteği görmesini sağlar. Bunun yanında yukarda da bahsettiğim gibi bazı aile davranışları bu tarz hastalıkları tetikler, bu bağlamda psikoterapi aileye doğru davranış skalasını da göstermeye yarayacaktır.

 

Fakat şu unutulmamalıdır ki yeme davranışında sorun gördüğümüz herkes yeme bozukluğu hastası değildir. Birçok organik sebep de yeme davranışını olumsuz etkiler. Bu nedenle ihtimal dahilindeki organik sebepler uzmanlarca dışlandıktan sonra gerekli organik tedavi ve bir uzman tarafından yürütülecek psikoterapi süreci doğru bir tedavi sürecini oluşturacaktır.

 

 

Kaynakça ve İleri Okuma:

 

Yazar: Esra KAMACI

 

 

Yorum yapın