Psikoloji Tarihindeki Öncü Kadınlar

Psikoloji Tarihindeki Öncü Kadınlar

İçinde bulunduğumuz evreni anlamamızı sağlayan ve yaşamımızı kolaylaştıran bilimin, yalnızca erkeklerin tekelinde olduğu düşünülse de bunun böyle olmadığı bir gerçektir. İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren “bilim” ve “kadın” sözcüklerinin birlikte kullanımı çoğu kimseler tarafından yadırganmıştır. Kadınların, yüzlerce yıl süren çabaları ve hak arama mücadeleleri sonucu eğitime ulaşmaları mümkün olmuştur.

 

Pek çok farklı bilimde olduğu gibi, psikoloji biliminin tarihi incelendiğinde de yapılan önemli işlerin çoğunun erkekler tarafından ve erkekler için olduğu görülür. Erkeklerin lehine olan sosyal yapı ve cinsiyetçilikten dolayı kadın ve psikoloji kavramları birbirinden ayrı tutulmasına rağmen psikoloji alanı için çalışmalarına devam etmiş ve şu an dahi kendilerinden söz ettiren, psikoloji bilimine önemli katkılarda bulunmuş kadın bilim insanlarının da var olduğunu biliyoruz. Bu yazımda ise 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü‘nde,  psikoloji biliminin bugünkü haline gelmesinde önemli rol oynayan kadınların bazılarının hayatlarından ve bu alana katkılarından bahsederek onları anmış olmak istiyorum.

 

KAREN HORNEY

Karen Danielsen Horney 16 Eylül 1885’te Almanya’nın Hamburg kentinde dünyaya gelmiştir. Babası dini inancına oldukça bağlı olan aynı zamanda erkeklerin üstünlüğüne inanan bir gemi kaptanı iken annesi babasının aksine özgür düşüncelere sahip olan bir kadındı. Karen 16 yaşındayken onun evde oturmasını, ev işleriyle ilgilenmesini isteyen babasına rağmen annesinin desteği ile liseye başlayabilmişti. 1906’da Almanya’da tıp eğitimi alan sayılı kadınlardan biri olan Karen, o dönemlerde kadınları öğrenci olarak kabul eden nadir üniversitelerden biri olan Freiburg Üniversitesi’nde eğitim almaya başlamıştır.

 

Karen Horney Fotoğraf

 

 

Karen Horney, beş yıl boyunca Berlin Psikanaliz Enstitüsü’nde psikanaliz eğitimi almıştır ve kendisi de bu eğitimin bir parçası olmuştur. Psikanaliz sürecinden geçen Horney bu deneyimin kendi psikolojik sorunlarını çözmede yetersiz kaldığını fark etmiştir ve bu dönemde ciddi bir depresyon sorunu yaşamıştır. İlerleyen zamanlarda Karen Horney’ın görüşleri yavaş yavaş Freud’un görüşlerinden farklılaşmaya başlamıştır. Horney, kadınlar ve erkekler arasındaki farkların nedeninin anatomik değil de kültürel olduğu görüşüne sahip olduğunu dile getirmiştir.

 

Karen Horney, Almanya’dan 1932 yılında ayrılmış, Amerika’ya göç etmiştir ve Amerika’daki Chicago Psikanaliz Enstitüsü’nde yönetici olarak çalışmaya başlamıştır. İki yıl sonra New York’a taşınarak buradaki New York Psikanaliz Enstitüsünde dersler vermeye başlamıştır. Horney burada bulunduğu esnada Erich Fromm ve Harry Sullivan ‘ın da bulunduğu Zodiac grubuna üye olmuştur. 1939 yılında yayınladığı Psikanalizde Yeni Yollarisimli kitabında klasik psikanaliz  karşıtı görüşlerini dile getirmiştir ve bunun sonucunda New York Psikanaliz Enstitüsünün üyeleri ile arasındaki anlaşmazlıklar büyümüştür. 1941 yılında ise Horney’in üyeliğine son verilmiştir. Buradan atıldıktan sonra Horney, kendi adını taşıyan Karen Horney Psikanaliz Enstitüsünü kurmuştur ve yaşamının sonuna dek buradaki çalışmaları ile erkek egemen klasik psikanalize karşı görüşlerini savunmayı sürdürmüştür.

 

1950’de Karen Horney, kuramının son halini içeren Nevrozlar ve İnsan Gelişimi isimli eserini yayınlamıştır. Bu eserinde dile getirdiği görüşler Freud’un görüşlerine karşı görüşler olmaktan daha çok, nevrozun oluşumuna ve sağaltımına ilişkin bizzat Horney’a ait yaratıcı ve özgün bir kuram niteliğindedir. Kanser teşhisi konulan Horney, 4 Aralık 1952’de New York’ta 65 yaşında yaşamını yitirmiştir.

 

ANNA FREUD

3 Aralık 1895’te Viyana, Avusturya-Macaristan’da dünyaya gelmiştir. Babası, şu an ‘psikanalizin babası’ olarak anılan ve bir nörolog olan Sigmund Freud ve annesi Martha Bernay’dir.  Anna Freud, depresyondan acı çekmesi ve depresyona bağlı olarak oluşmuş kronik yeme bozuklukları yüzünden sağlık çiftliklerine gönderilmiştir. Uyumsuzluklarına rağmen, babası ona oldukça düşkündür ve yakın bir ilişkileri vardır.

 

Anna Freud Fotoğraf
Anna Freud Fotoğraf

 

Okula gidiyor olmasına rağmen eğitiminin çoğunu babasından almıştır. 1912’de Viyana’daki Cottage Lyceum’dan eğitimini tamamlamıştır. Oradan 1914’te İngiltere’ye gitmiştir. 1914’te Viyana’ya döndükten sonra eski okulu Cottage Lyceum’da ders vermeye başlamıştır. Önceleri orada stajyerlik yapmıştır daha sonra da öğretmenlik yapmıştır.

 

Anna Freud, psikolojideki “ego” işlevini tanımlamış ve çocuk psikanalizi alanında öncülük yapmış Avusturyalı bir psikologdur. Anna, babasına sadık kalmıştır ve psikanalitik teori ve pratiğin geliştirilmesinden zevk almıştır. Onu çocuk psikolojisine çeken neden günlük çocukları gözlemlemesi olmuştur. Çocukların yetişkinlere kıyasla farklı psikolojik tedaviye ihtiyaç duyduğunu keşfetmiş ve bağlanmadaki erken bozulmaların daha sonraki psikolojik sorunların gelişiminde rol oynayabileceğini savunmuştur. Bir okul öğretmeni olarak, ego psikolojisi bilgisine katkısı olmuştur ve Hampstead Çocuk Terapisi Kliniği’nin sürdürülmesine yardımcı olmuştur.  ‘Ego ve Savunma Mekanizmaları’ adlı yayını, ergen psikolojisinin gelişimine yeni bir yol açan, oldukça önemli bir çalışma olarak kabul edilmiştir.

 

Hayatının son yıllarına kadar düzenli olarak arkadaşlarıyla Amerika’ya gitmiştir ve burada ders vermiştir. Hayatını, psikanalizin yararlı ve sosyal uygulamalarının özellikle çocukların tedavisindeki etkisini araştırarak geçirmiştir. 9 Ekim 1982’de Londra’da, 86 yaşında hayata veda etmiştir.

 

MELANIE KLEIN

Melanie Klein, 1882 yılında Viyana’da dünyaya gelmiştir. Yahudi bir ailenin en küçük çocuğudur. Klein babasını idol alarak doktor olmak istemiştir fakat bu hayali evlenmesi ile birlikte gerçekleşememiştir.

 

Melanie Klein Fotoğraf
Melanie Klein Fotoğraf

 

Budapeşte’ye yerleşmesi ile psikanalize duyduğu ilgi başlamıştır. Sigmund Freud’u ilgiyle takip etmiş ve görüşlerine hak vermiştir.  Sandor Frenzci ile tanışması, psikanalize yoğunlaştığı sıralarda onun için bir dönüm noktası olmuştur. Melanie Klein, bu tanışmadan sonra çocuk psikanalizi üzerine yoğunlaşmıştır. Klein’ın çocuk psikanalizine dair ilk çalışması ‘Bir Çocuğun Gelişimi’adlı eseridir. Bu eserle başlayan çalışmaları, çocukların doğduğu andan itibaren başlayan zihinsel gelişimlerini incelemesiyle devam etmiştir. Bebeklik evresini önemli görmesi, çocukları anlamaya ilişkin oyunları onun özellikle çocuk psikanalizi alanında ilerlemesini ve psikolojiye önemli katkılarda bulunmasını sağlamıştır. Çocukluk ve bebeklik dönemindeki anksiyeteler alanında çalışmalar yapması ve fantezileri küçük yaşlara kadar indirmesi İngiliz psikanalist dünyasında oldukça büyük bir ses getirmiştir.  Anna Freud ile tartışmaları iki açıdan da oldukça verimli şeyler ortaya koymuştur. İsminin ve ekolünün (nesne ilişkileri ekolü) yaygınlaşması ile Melanie Klein sadece psikoloji alanına değil başka bilim dallarına da katkıda bulunmuştur.

 

MARY AINSWORTH

Mary Ainsworth, Glendale, Ohio’da doğmuştur. Hem babası hem de annesi Dickinson College mezunuydu, eğitime büyük önem vermişlerdir. Ainsworth, liseden psikoloji derecesi almaya istekliydi ve 1929’da Toronto Üniversitesi’ne kaydolmuştur.. Orada lisans derecesini, yüksek lisans derecesini ve doktora derecesini almıştır. 1938’de üniversitede ders vermeye başlamıştır.

 

Mary Ainsworth Fotoğraf
Mary Ainsworth Fotoğraf

 

Ainsworth, İngiltere’de John Bowlby ile çalıştığı Tavistock Clinic’te araştırmaya katılmaya davet edilmiştir.Bağlanma teorisi John Bowlby ve Mary Ainsworth‘un ortak çalışmasıdır. Araştırma, anne ve çocuk bağındaki etkileşimin çocuğun gelişimi üzerinde ne gibi etkileri olabileceğini incelemeye odaklı bir araştırmadır. Bulgular, anne ve çocuk arasında bir bağ koptuğunda çocuğun gelişimsel zorluklar çekmesi anlamında risk altında olduğunu ortaya koymuştur. Ainsworth daha sonra Doğu Afrika Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nde çalıştığı Uganda Kampala’ya gitmiş ve anne-çocuk bağı önemini araştırmaya devam etmiştir.

 

Ainsworth, meslektaşı Sylvia Bell ile işbirliği içinde Garip Durum Testiolarak adlandırılan bir teknik geliştirmiştir. Bu test, bir çocuk ile anne veya bakıcı arasındaki bağlanma şeklini incelemek için kullanılmıştır. Çocuğun kendine özgü bağlanma özelliklerini ölçmek için kullanılan bu yönteme çok saygı duyulur ve prosedürün varyasyonları bugün psikiyatri ve psikoloji klinik dünyasında kullanılan bir tekniktir.

Mary Ainsworth, 21 Mart 1999’ta Virginia, ABD de hayatını kaybetmiştir.

 

MARGARET FLOY WASHBURN

Margaret Floy Washburn, hayvan davranışları ve motor gelişim üzerine geniş araştırmalar yapan 20. yüzyılın başlarında yaşayan bir psikologdur. Psikoloji alanında doktora kazanan ilk kadındır.Margaret Floy Washburn, 25 Temmuz 1871 tarihinde New York’ta doğmuştur. 16 yaşında üniversiteye başlamış ve kısa bir süre sonra New York Poughkeepsie’deki Vassar College’daki Kappa Alpha Theta Sorority’nin bir üyesi olmuştur. 1891’de Vassar’dan mezun olduğunda Columbia Üniversitesi’nde okumak istemiştir. O zamanlar, yüksek lisans programlarında kadınların geneline izin verilmiyordu ancak Washburn’un gözlemci olarak Columbia’daki sınıflarda oturmasına izin verilmiştir.

 

Margaret Floy Washburn Fotoğraf
Margaret Floy Washburn Fotoğraf

 

Margaret Wasburn, 1893’te yüksek lisansını almış ve bir yıl sonra psikolojide doktora yapan ilk kadın olarak tarih yazmıştır. Psikoloji alanına giren ilk kadınlardan biri olan Washburn, kadınların bu alana etkin bir şekilde katkıda bulunabileceğinin bir kanıtıydı. Kapsamlı bir hayvan davranışı okumuştur ve hayvanların zihinsel durumlarının davranışları ile birlikte çalışılması gerektiğini savunmuştur. Bu argümanları 1908 kitabında The Animal Mind’de özetlemiştir. Kitap yaygın olarak popülerdi ve yoğun bir şekilde araştırılmıştı, hayvan psikolojisi, bilinci ve davranışı ile ilgili çok sayıda deneyi özetlemiştir. Esas olarak kemirgenlere odaklanan çağdaşlarından bazılarının aksine, Washburn 100’den fazla hayvan türünün davranışını incelemiştir.

 

Washburn, zihinsel durumların görünür davranışlarla nasıl açığa çıkarılabileceğini öğrenmekle ilgilenmiş ve bu motor gelişiminde yoğun bir çalışmaya yol açmıştır. Bilinçli düşüncenin davranışta açık olduğunu savunmuştur. Başka bir deyişle, tüm zihinsel işlevler fiziksel reaksiyonlar üretir düşüncesini savunmuştur. Hareketi ve Zihinsel İmgeleme kitabı, zihinsel süreçlerle motor beceriler arasındaki korelasyonla ilgili teorisini ortaya koymuştur. Ayrıca hafızanın dahil olduğu konularda yüzlerce bilimsel makale yazmıştır. Washburn Amerikan Psikologlar Birliği’nde aktif ve 1921’de dernek başkanı olarak görev yapmıştır. Araştırma Konseyi ve Ulusal Bilimler Akademisi’ne seçilen ikinci kadındır. Mary Washburn, 1939’da hayata veda etmiştir.

 

MARY WHITON CALKINS

Mary Whiton Calkins 30 Mart 1863 tarihinde Connecticut, Hartford’da doğan Amerikalı bir filozof ve psikologdur. 1884 yılında Dr. Calkins, Smith College’den klasik felsefe üzerine yoğunlaşarak mezun olmuştur.

 

Mary Calkins, Josiah Royce ve William James tarafından Harvard Annex’te verilen psikoloji derslerine katılmaya başlamıştır. Harvard Başkanı Charles William Eliot, bir erkekle aynı yerde öğrenen bir kadın fikrine karşı çıkmıştır. Dr. Calkin’in babasının dilekçesi ve Royce ve James’in baskısıyla Mary Calkins’in normal sınıflarda çalışmasına izin verilmiştir, ancak kayıtlı bir öğrenci olmamıştır. Gelecek yıl, Dr. Calkins, Wellesley College’da ilk psikoloji laboratuvarını kurmak için Clark Üniversitesi’nden Edmund Sanford ile birlikte çalışmıştır. Sonraki birkaç yıl, psikoloji alanında mükemmelleşmeye devam etmiştir.

 

Mary Calkins Fotoğraf
Mary Calkins Fotoğraf

 

Calkins, hayatı boyunca hem felsefe hem de psikolojiye dayalı yazılar yayınlamıştırKalıcı Felsefenin Sorunları (1907) ve İyi Adam ve İyi (1918) felsefi görüşlerini ifade ettiği iki yayındır. Çalışmalarının çoğu hafızaya odaklanmış olsa da, en çok özle ilgilenmiştir. 1905 yılında Dr. Calkins, Amerikan Psikologlar Birliği’ninbaşkanlığına seçilmiş ve görevinden sonra, 1918’de Amerikan Felsefe Birliği’ninbaşkanı olmuştur.. Cumhurbaşkanı seçilmesinin onuruyla birlikte, 1909’da ABD’den Mektuplar Doktoru’ndan da teklif almıştır.

 

Mary Whiton Calkins, 1929’da kanserden ölmüştür. Sadece Amerikan Psikologlar Birliği’nin ilk kadın başkanı değil aynı zamanda psikoloji alanındaki başarıları ve elde etme mücadeleleri ile tanınmaktadır. Harvard’dan bir dereceye kadar reddedildikten sonra Calkins çalışmaya ve eşitlik için çaba göstermeye devam etmiştir.

 

ÇİĞDEM KAĞITÇIBAŞI

Çiğdem Kağıtçıbaşı, 1940 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Eğitimci bir ailenin çocuğu olan Kağıtçıbaşı, lise eğitimini İstanbul’daki Amerikan kız kolejinde tamamlamıştır. Amerikan Kız Kolejini bitirdikten sonra, ABD’de Wellesley College’ta sürdürdüğü eğitimini, California Üniversitesi’nde, “Sosyal Psikoloji” alanında yaptığı doktora çalışması ile tamamlamıştır.

 

Çiğdem Kağıtçıbaşı Fotoğraf
Çiğdem Kağıtçıbaşı Fotoğraf

 

1993 yılında American Psyhological Association’ın “Uluslararası Psikolojinin Gelişimine Üstün Katkı Ödülü”nü, 1997 yılında “Wellesley College, Uluslararası Psikolojinin Gelişimine Bilimsel Katkı Başarı Ödülü”nü, 1998 yılında “International Association of Applied Psyhology Ödülü”nü almış ve 1998 yılında International Association for Cross-Cultural Psyhology onur üyeliğine seçilmiştir.

 

Çiğdem Kağıtçıbaşı, Türkiye Bilimler Akademisi kurucu üyesi olan üç kadından birisi olmakla beraber TÜBA’nın üyesi olduğu Uluslararası Sosyal Bilimler Konseyi’nin (International Social Science Council – ISSC) 16-18 Kasım 2004’te Pekin’de, Çin Bilimler Akademisi ev sahipliğinde yapılan Genel Kurul toplantısı sırasında, iki yıl için ISSC Başkan Yardımcılığı’na seçilerek, ISSC yönetiminde bu düzeyde görev alan ilk Türk Akademisyen olmuştur.

 

Çiğdem Kağıtçıbaşı, yalnızca akademik kimliği ile değil sosyal sorumluluk projeleri ile de içinde yaşadığı topluma önemli katkılarda bulunmuştur. 2 Mart 2017 tarihinde hayata veda etmiştir.

 

Kaynakça ve İleri Okuma:

  • Bilal Semih Bozdemir. Kadın Psikolojisi.
  • Naymansoy, Günseli. Türk Bilim Kadınları ve Bilime Katkıları.
  • Arslantürk, Gökhan. Bilime ve Eğitime Adanmış Bir Kariyer: Çiğdem Kağıtçıbaşı
  • Mary Calkins, APA
  • thefamouspeople, Anna Freud
  • goodtherapy. Mary Ainsworth, Margaret Washburn

 

Yazar: Duygu ÖZBİLGİN

 

“Psikoloji Tarihindeki Öncü Kadınlar” üzerine 4 yorum

  1. 8 Mart gibi böylesine önemli bir günü psikoloji ile bu kadar güzel bağdaştırıp, böyle bir yazı ortaya çıkardığını görmek beni bir öğretmen olarak çok umutlandırdı. Başarılarının devamını diliyorum.

    Cevapla

Yorum yapın