Oyun Sadece Oyun Değildir

Çocuklar günlerinin neredeyse tamamını oyun oynayarak geçirir. Oyun oynamak tam anlamıyla nedir? Hangi davranışlar oyun olarak adlandırılmalıdır? Peki oyun oynama davranışı sadece çocukların boş zamanlarını doldurmaya  yarayan bir araç mıdır? Ebeveynler olarak çocuğun oyununu ne kadar karışılmalı?

Oyun Nedir?

Oyun öncelikle çocuğun isteyerek başlattığı, bitirdiği ve süreç içinde keyif aldığı davranıştır. Çocuğun bir sorumluluk altında olmadığı, özgürce davranabildiği alandır.

 

Elbette ki oyun davranışı sadece çocuklarda görülmez. Eminim ki belki siz belki de etrafınızdaki yetişkinlerden bir kısmı da oyun oynuyor. Fakat tabi kibir çocuğun oynadığı oyun ile yetişkinin oynadığı oyun oldukça farklı. Öncelikle bebeklikte oynanan oyunlardan bahsetmek gerekirse bebekler oyunlarına bir kural koymaz ve bu süreçte genelde tek başınadırlar, yani bireysel oyun oynarlar. Çocuklukta ise özellikle okul öncesi eğitimde akranlarla bir araya gelmenin de etkisi ve katkısı ile çocuklar sosyal oyun oynamaya başlarlar.

 

Sosyal oyun oynama yani bir grup içinde bir rol benimseyerek belirlenen kurallara uyarak oynana oynamak çocukta bazı zihinsel süreçlerin sağlıklı işlediğine de işarettir. Yani çocuğun akranları ile oynadığı oyun empati yeteneğinin gelişmişliğine dair bir ipucu verir. Bunun yanında yetişkin oyunları tabi ki daha kompleks ilerlerken çocukların oyunu daha basit adımlarla işler.

 

Oyun hayatın tüm dönemlerinde kişiye keyif verici bir aktivite olarak karşımıza çıkar. Fakat henüz çocukken oynadığımız oyunlar gelişimsel sürecimizde çok daha anlamlı ve etkilidir. Şimdi sizlere çocukların oyun oynarken geliştirdikleri becerilerinden, oyunun kattıklarından bahsetmek isterim.

Oyunun Faydaları Nelerdir ?

Biliyoruz ki hepimiz doğduğumuzda çoğunlukla annemiz olan bakım verenimize muhtaç bir hayat sürüyoruz. Beslenmemiz, rahatlığımız ve daha bir sürü şey bakım verenimiz sayesinde gerçekleşiyor. Fakat büyüdükçe bakım verenimizden kopuyoruz. Kendimiz besleniyor, giyiniyor, tuvalet eğitimi alıyoruz. Bu süreçte her birimiz dünyayı keşfetme girişimlerinde yani keşif davranışlarında bulunduk. Keşif davranışlarımız esnasında güvenli bir alana ihtiyacımız vardı, çünkü dünyayı tanımıyorduk ve güvenli bir akan kurulmadığı sürece ne yapacağımızı öğrenemezdik. İşte tam bu noktada oyun devreye girdi ve bize güvenli keşif yapabileceğimiz bir ortam oluşturdu.  Oyun oynarken çocuk dünyaya dair, rollere dair, kendi sınırlarına dair birçok şey öğrenir. Neleri yapabileceğine dair bir öngörü kazanır.  Örneğin evcilik oyununda baba rolünde bir çocuk babanın neler yaptığını, toplumsal rollere göre neler yapması gerektiğini pratik edecek ve bunu yaparken sorumluluk altında olmadığı güvenli ortama sahip olur.

 

Bunun yanında özellikle sosyal ve kurallı oyunda çocuk bir amaca yönelik hareket eder. Bu süreçte çocuğun sonuca ulaşmak adına daha işlevsel ve çeşitli stratejiler geliştirmesi gerekmektedir. Tıpkı gerçek hayattaki gibi B planını hazır tutması ve hangi stratejinin sonuca ulaştırmada daha kullanışlı olduğunu bilmesi gerekir. Bu davranış repertuarını geliştirmek de tıpkı keşif davranışı gibi çocuğun yetişkinlikte karşılaşacağı gerçek ve artık sorumluluk sahibi olduğu problemleri çözmesinde etkin rol oynar. Ve tabi ki oyun davranışı çocuğa keyif verir. Çocuğu rahatlatır, gerilimlerini, stresinin boşaltmasını sağlar ki bu bağlamda şundan da bahsetmek gerekir: oyun çocuğun içinde olanların dışa vurulmasını sağlar. Böylece çocuk ruhsal dinginliğe kavuşur ve bazen aktaramadığı o gerilimlerden kurtulmuş olur.

 

Çoğumuz ilk okulda alfabeyi öğrenirken sıra ‘’e’’ harfine geldiğinde okula oyuncak bebek götürüp, o bebeği uyutuyormuş gibi yapmışızdır. Ya da hayvanları öğrenirken skeçler oluşturup hayvanları tanıma oyunları oynamışızdır. Bu bağlamda oyunun bir şey öğretiliyorken araç olma işlevinden de bahsetmek gerekir. Bazı kuramlarda oyunun bu işlevi önemsenmese, yok sayılsa da daha sonra yapılan araştırmalarla ulaşılan ortak kanıya göre oyun çocuklara bir şey öğretilirken oldukça etkili bir araç. Geçmiş fikirlerin aksine yapılan araştırmalar ışığında şu söylenmeli ki öğretmenlerimizin oynattığı onca oyun oldukça işlevsel ve gerekliydi.

 

Oyun özellikle çocukluğun ilerleyen yılarında çocuğa ilgi alanları hakkında geniş bir bilgi sunar. Çocuk neleri yapmaktan hoşlandığını öğrenir ki bu da gelecek yaşantısında oldukça etkilidir. Yetişkinlerin çocukların ilgi alanlarını anlamalarına ve onlara kavuşmalarına izin vermesi bu süreci çocuk için kolaylaştıracak gerekli bir hamledir.

 

Çocuklar oynadıkları oyunların bazılarında -mış gibi yaparak bazen doktormuş gibi olurlar, bazense bir kalemi sihirli değnekmiş gibi kullanırlar. Mış gibi yapma davranışlarından biri de çocuğun hayali arkadaşı varmış gibi davranmasıdır. Bu durum ilk bakışta çoğu anne/babayı tedirgin eden kaygı uyandıran bir şey olsa da genelde bu davranışta  çocuğun gelişimsel sürecinin sekteye uğratan bir şey yoktur. Olmadığı gibi hayali arkadaş çocuğun başkalarının duygu durumlarını anlamada yeteneklerini geliştirmesini sağlar. Beklenildiği üzere daha yaratıcı düşünceye sahip olurlar.

 

Ebeveynlerin Oyunda Rolü

Öncelikle ebeveynlerin kafasında oyun davranışı ile ilgili beliren ilk ve belki de en önemli soru ‘’Çocuğun oyun davranışına müdahale edilmeli mi ve edilmeli ise ne zaman ne kadar müdahale edilmeli ?’’ dir.

 

Ebeveynler oyun davranışına müdahale konusunda terziyi dengede tutmalıdır. Ne çok müdahaleci olup çocuğun alanını gasp etmeliler ne de müdahil olmaları gereken zamanı kaçırmalılar. Yazının başında da bahsettiğim gibi oyun çocuğun isteği ile başlayan ve biten bir davranıştır. Doğal olarak çocuk oyunu bitirmek istediğinde belki direkt belki gizil olarak tepkisini verecektir. Ebeveyn oyunun bitme sinyalini almadan akranla yapılan oyun davranışına müdahil olmamalıdırlar.

 

Müdahale etkilerinde nasıl bir yol izleyecekleri de önemlidir.  Öncelikle oyunun çocuğun alanı olduğunu, orada aktif olması gerekenin çocuk olması gerektiğini unutmamalılar. Yönlendirici sorular ve bazı ipuçları ile çocuğun oyuna tema katmasını sağlayabilirler; çocuğun oyununu çocuğa bırakacak bunu yanında çocuğu doğru yönlendirecek davranışlarda bulunmalılar.

 

Oyuncaklar sunmak, oyun için uygun ortam oluşturmak elbette ki önemlidir fakat ebeveynlerin tek yapması gereken bu değildir. Bunun yanında oyun esnasında çocuğa rolleri, sınırları konusunda rehberlik etmeli ve çocuğun oyunla sosyalizasyonunu, toplumsallaşmasını sağlamalılar. Bizler her şeyi önce biraz destek ile öğrendik daha sonra destek ortadan kalktığında dahi o davranışı uygulayabilecek beceriye sahip hale geldik. Bu bağlamda anne babanın da çocuğa oyunu ve toplumsallaşmayı biraz destek ile öğretmesi ve sonrasında çocuğun tek başına da bunları becermesi için uygun koşulları oluşturması gerekmektedir.

 

Tüm bunların sonucunda kısaca oyun çocuğun özgürlük alanıdır, yaşamı tanıyabildiği, kendine dair fikirlerinin geliştiği en hassas alanlardan biridir. Oyun sadece ‘’oyun’’ değildir. Her çocuk için Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde de bahsedildiği üzere bir haktır. Bu hakkın hiçbir çocuktan alınmamasını her çocuğun en güvenli ve doğru şekilde oyun oynayabilmesini diliyorum.

 

Kaynakça ve İleri Okuma:

 

Yazar: Esra Kamacı

Yorum yapın