Toplumsal Düzeni Nasıl Sağlarız? Hofstede’nin Kültürel Boyutlarına Bir Bakış

Kültür nedir?

Fransızcadan dilimize geçen kültür kelimesi, Türk Dil Kurumu Sözlüğünde (2019) tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde oluşturulan maddi ve manevi değerler ile bu değerleri oluşturmada, gelecek kuşaklara aktarmada kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü olarak tanımlanmıştır.

Geert Hofstede göre kültür; bir grubu veya bir insan kategorisini birbirinden ayıran zihnin toplu olarak programlanmasıdır (Aktaran Hofstede Insights, 2019). Kültürün gelecek nesillere aktarılmasında sosyalleşmenin önemli bir rolü bulunmaktadır.

Sosyalleşme, biyolojik bir canlı olarak doğan insan yavrusunun büyüme sürecinde çevresiyle kurduğu iletişim sonucu çevresine benzer bir hale gelmesi ve  yaşadığı toplumun bir üyesi olmasıdır. Böylelikle insanlar birbirlerinden farklı oldukları gibi aynı zamanda  birbirlerine büyük benzerlikler de gösterirler.  (Kağıtçıbaşı, 2014).

Günlük yaşantımız içerisinde farkında olalım veya olmayalım içine doğduğumuz kültürle ilişkili olan birçok davranışı sergileriz. Herbert Simon, evrim sürecinde kültürü en iyi şekilde öğrenen insanların hayatta kalma açısından daha avantajlı olduğunu ileri sürmekte ve sosyal normları öğrenmenin doğal seçilim yoluyla genlerimize işlediğini söylemektedir (Aktaran Aronson, Wilson ve Akert, 2012). Dil, kültürün en önemli göstergelerinden birisidir (Şahin, 2018) ve kültür, dil aracılığı ile canlı ve dinamik bir hal alır.

Dünya üzerinde hala konuşulduğu bilinen 7111 tane dil bulunmaktadır (Ethnologue, 2019). Bu durum dünya üzerinde kaba bir hesapla en az 7111 farklı kültürün bulunduğunu da göstermektedir.

Tarih boyunca milyarlarca insana ev sahipliği yapmış dünyada, kültürlerin bir kısmı zamanla unutulmuş, bir kısmı canlılığını korumuş, bir kısmı ise başka kültürler tarafından yutulmuş veya değişime uğratılmıştır.

Yaşamları boyunca insanlar, başka insanlarla ilişkilerini yönlendiren tutumlara, davranış kalıplarına ve inançlara sahiptirler ve bunlar insanların davranışlarını yönlendirerek bireyin toplum içinde var olması ve uyumlu şekilde yaşamasını sağlayan araçlardır (Dursun, 2013). Böylece kültürlerin temelindeki kaygının, içine aldığı insanlar arasındaki düzeni sağlamak olduğu yorumunu da yapmak mümkündür.

 

Geert Hofstede: Altı Boyutlu Model

Hollandalı sosyal bilimci Geert Hofstede’in 1967’den 1973’e kadar farklı uluslardan insanların çalıştığı IBM şirketinde 40’tan fazla ülkeden 100 binlerce çalışana uyguladığı anketler ile ulusların kültürel değerlerinin değişik boyutlarda incelenmesi gerektiği sonucuna Hofstede ve ekibi tarafından varılmıştır (Kantaş Sarıoğlu, 2014).

İlerleyen dönemlerde farklı IBM çalışanlarından toplanan ve farklı bilim insanları tarafından eklenen verilerle Hofstede’in 2010 basımlı Cultures and Organizations: Software of the Mind kitabında kültürel boyutlar 76 ülkeye göre puanlanmıştır. Ulusal kültürün altı boyutu, Profesör Geert Hofstede, Gert Jan Hofstede, Michael Minkov ve araştırma ekipleri tarafından yapılan araştırmalara dayanmaktadır. (Hofstede Insights, 2019). Hofstede’in kültürel boyutları güç mesafesi, bireyciliğe karşı toplulukçuluk, erkekliğe karşı kadınlık, belirsizlikten kaçınma, uzun vadeli uyuma karşı kısa vadeli uyum, serbestliğe karşı sınırlamadan oluşmaktadır (Şahin, 2018)

 

  • Güç mesafesi: Toplumdaki daha az güce sahip üyelerin, gücün eşit olmayan bir şekilde dağılmasını beklediği ve bu durumu kabul ettiğiyle ilişkili bir boyuttur. Güç mesafesinin yüksek olduğu toplumların üyeleri, herkesin bir yere sahip olduğu hiyerarşik düzeni kabul eder ve bu tür kültürlerde statü, pozisyon, unvan gibi ögelere önem verilir, saygı duyulur (Dursun, 2013). Güç mesafesi yüksek olan kişiler, üstlerinden aldığı emirleri sorgulamadan uygulayabilir; hiyerarşide kendilerinden daha üst seviyede oldukları için, yöneticilerinin kendilerinden daha güçlü olduklarına inanırlar; kendilerini onlarla eşdeğer görmezler (Aktaran Kantaş Sarıoğlu, 2014). Hofstede’e göre (2011) güç mesafesinin yüksek olduğu yerlerde ebeveynler çocuklarına onların sözlerine uymaları gerektiğini öğretir, yaşlı bireylere saygı duyulur ve toplumdaki gelir dağılımı çok dengesizdir.

 

  • Bireyciliğe karşı toplulukçuluk: Bireyci toplumların temelinde ben düşüncesi hâkimken; toplulukçuluğun hâkim olduğu yerlerde, insanlar kendilerini aileye, örgüte, işletmeye bağlı hissetmekte ve bunların bir parçası gibi davranmaktadır (Dursun, 2013). Bireyciliğin önemsendiği kültürlerde kişiler arası ilişkiler daha esnektir ve herkes kendisine ve çekirdek ailesine bakmakla sorumludur. Toplulukçuluğun önemli olduğu kültürlerde ise bireyler genellikle güçlü, birleştirici ve geniş aile bağları içinde dünyaya gelir. Toplulukçuluk biz üzerine inşa edilir ve grup normlarının dışına çıkmak birey için utanç nedenidir. Bireyciliğin yüksek olduğu toplumlarda ise grup normları dışına çıkmak kişide suçluluk duygusuna yol açar. Bir işi yaparken bireyci kültürlerde görev daha önemliyken; toplulukçu kültürlerde ilişkilerin sağlamlığı daha önemlidir (Hofstede, 2011).

 

  • Erkekliğe karşı kadınlık: Hofstede’in belirlediği bu boyutun erkeklik tarafı toplumda başarıyı, kahramanlığı, kendine güveni ve başarıya ulaşmak için maddi ödüllerin tercihini temsil eder. Genel olarak rekabetçi toplumlarda bu durum gözlenirken karşıtı olan kadınlık ise işbirliğinin, alçakgönüllülüğün, hafifliğin ve yaşam kalitesini önemsemenin günlük hayatta daha fazla görülmesini temsil etmektedir (Hofstede Insights, 2019). Kadınlığın öne çıktığı toplumlarda cinsiyetler açısından sosyal ve duygusal rollerdeki farklılaşma azken, mütevazılık ve sevecen olma davranışları hâkimdir. Ebeveynler iş ve aile yaşamı arasında bir denge kurmalarının yanında, her iki ebeveyn de çocuklarının duygusal yaşantılarına duyarlıdır (Hofstede, 2011).

 

  • Belirsizlikten kaçınma:Bilinmeyen durumlar karşısında, toplumun sahip olduğu stres seviyesi ile alakalı Hofstede’in bir diğer boyutudur. Toplumun belirsizliğe karşı gösterdiği tolerans olarak da tanımlanabilir. Belirsizlikten kaçınma özelliği gösteren toplumlarda belirsizlik, mücadele edilmesi gereken bir tehdit olarak hissedilir dolayısıyla yüksek stres, duygusallık ve kaygıyı da yanında getirir. Farklı olanın tehlikeli olduğu düşüncesinden hareketle toplum normları dışına çıkan bireyler hoşgörü ile karşılanmazlar ve net olmak önemlidir. Kurallara duygusal bir ihtiyaç vardır. Yapılan çalışmada kişisel iyi olma ve refah puanları belirsizlikten kaçınma eğilimi gösteren toplumlarda düşük bulunmuştur (Hofstede, 2011).

 

  • Uzun vadeli uyuma (oryantasyona) karşı kısa vadeli uyum (oryantasyon): Her toplum bugünün ve geleceğin zorluklarıyla baş etmeye çalışırken kendi geçmişiyle bağ kurmalıdır. Ancak bunu yapmanın iki yolu bulunmaktadır. Kısa vadeli uyuma sahip toplumlarda harcama ve hızlı kazanımlara bir yönelim vardır. Uzun vadeli uyuma sahip toplumlardaki bireyler, yatırım yapma ve tutumlu olma eğilimindedir ve bu kişilerin kazandıkları istikrarlı ve dikkatli çalışmanın ürünü olarak kabul görür. Aynı zamanda uzun vadeli uyuma sahip toplumlar geleneklerini modern yaşama adapte etme eğilimi sergilerler, yaşlılara saygı ve kişiler arası ilişkiler oldukça önemlidir, aile yaşamında görevler paylaşılmıştır, tasarruf ve azim önemli hedeflerdir (Hofstede, 2011; Aktaran Şahin, 2018).

 

  • Serbestliğe karşı sınırlama: Michael Minkov tarafından altıncı ve son boyut olarak alan yazına kazandırılmış serbestliğe karşı sınırlama boyutunda serbestlik tarafına yakın olan toplumlar, nispeten temel insani hazlara, hayattan zevk almakla ilgili doğal insan arzularına ve eğlenceye karşı daha özgür bir yaklaşım sergilerler. Sınırlama tarafına yakın olan toplumlar ise insani ihtiyaçları kontrol eder ve sıkı toplumsal normlar ile düzenler.

 

Türkiye’nin Konumu

Verilen grafikte Türkiye’nin yanında okuyucuların karşılaştırma yapabilmesi için temsilen seçilen Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Japonya, Brezilya ve Yunanistan’a yer verilmiş ve ülkelere ait veriler Hofstede Insights (2019) isimli internet sitesinden alınmıştır.

Grafiğe bakarken unutulmaması gereken bir nokta şudur ki iki zıt uçta adlandırılan boyutların tek taraflı puanları-ilgili internet sitesinde verildiği gibi alınmıştır. Örneğin, Türkiye’nin 37 olan bireycilik puanının karşıtı toplulukçuluk puanının 67 olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Daha fazlasını merak eden okuyucular, 76 farklı ülkeden toplanmış ve analizler sonucu ulaşılmış ülkelere ait sayısal değerlere Hofstede Insights’dan yakından bakabilir.

Bir Değerlendirme

Kültür, doğrudan duyularımızla hissedemediğimiz ancak yılların birikimleri sonucu belirtilerini dolaylı yollardan algıladığımız bir sistemdir. İnsanlar bir kültürün içine doğar ve hayatlarının devamında insanların bir kısmı mevcut kültürleriyle uyumlu yaşarken diğer kısmı mevcut kültürün beklentilerinin dışına çıkabilmektedir. İçinde bulunduğumuz kültür, kişisel düşünce, tutum, değer, norm ve davranışlarımızı şekillendirerek bireyin toplum içindeki uyumuna ön sıralardan katkı sağlamaktadır. 

Geert Hofstede, Gert Jan Hofstede, Michael Minkov gibi araştırmacılar, alan yazına kazandırdığı boyutlar ile ülkelerin göreceli konumlarını belirlemişlerdir. Genellikle ülkeleri karşılaştırmak için kullanılan bu boyutlar incelenirken, bireyler veya alt kültürel gruplar tek tek ele alındığında bireylerin veya alt kültürel grupların ülke puanından farklı puanlar alabileceklerini gözden kaçırmamak gerekmektedir. Ayrıca büyük kurumların kendilerine ait kurum kültürleri, o kurumda çalışan kişilerin doğup büyüdüğü ülkeden farklı özellikler gösterebilmektedir.

Hofstede’in araştırmalarını ve onu izleyen çalışmaları değerlendirirken unutulmaması gereken bir diğer durum ise bu araştırmayı yapan insanların da kültürel boyutlarda bir konumu olduğudur. Her ne kadar araştırmacılar, yılların birikimi olan bilgiye ve yaptıkları çalışmaları değerlendiren yargıcılara sahip olsa da kendi kültürünün verdiğinin dışına çıkmak ve başka bir kültürün gözünden durumu gözlemlemek pek kolay değildir. Dolayısıyla bir kültürün içinde yapılan değerlendirmeler ve hatta psikolojik boyutlar farklı bir kültüre taşındığında etkisini yitirebilmektedir.

 

Kaynakça ve İleri Okuma:

  • Aronson, E., Wilson, T. D., Akert, R. M. (2012). Sosyal psikoloji. (O. Gündüz, Çev.). İstanbul: Kaknüs. (Orijinal eser 2009)
  • Dursun, İ. E. (2013). Örgüt kültürü ve strateji ilişkisi: Hofstede’nin boyutları açısından bir değerlendirme. Siyaset, Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi, 1(4), 43-56.
  • Ethnologue (21 Şubat 2019). How many languages are there in the world?
  • Hofstede, G. (2011). Dimensionalizing cultures: The Hofstede model in context. Online Readings in Psychology and Culture, 2(1).
  • Hofstede Insights (24 Haziran 2019). Our models.
  • Kağıtçıbaşı, Ç. (2014). Dünden bugüne insan ve insanlar: Sosyal psikolojiye giriş (16.baskı). İstanbul: Evrim.
  • Kantaş Sarıoğlu, M. (2014). Örgüt kültüründe Hofstede modeli ile öğrenen organizasyon arasında ilişkinin belirlenmesine yönelik bir araştırma (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya.
  • Şahin, C. (2018). Türkiye ve Suudi Arabistan yönetim kültürlerinin Hofstede’nin kültürel farklılık boyutlarına dayalı incelenmesi (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ.
  • Türk Dil Kurumu (24 Haziran 2019). Güncel Türkçe Sözlük.

 

Yazar: Akın SÖNMEZER

Yorum yapın