Ruh Sağlığı Yasası Nedir ? Ruh Sağlığı Yasası ile İlgili Yapılan Çalışmalar

Ruh Sağlığı Yasası Nedir ?

Evrensel insan haklarının başında yaşam hakkı gelmektedir. Yaşam hakkından kastedilen, genel çerçevede ruh ve beden bütünlüğü içerisinde hayatını devam ettirebilmeyi kapsar. Sağlık hakkı, bu bütünlüğün sağlanabilmesi için birincil gerekliliği oluşturmaktadır. 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 25. Maddesinde,  Sağlık Hakkı’na şu şekilde yer verilmiştir:

 “Herkesin kendisinin veya ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. ..”

Dünya Sağlık Örgütü ise, sağlık hakkını , “mümkün olan en yüksek düzeyde sağlık  standartlarına ulaşma hakkı” olarak tanımlamıştır.

Yaşam ve Sağlık Hakkı çerçevesinde, devletler vatandaşlarına bu hakları sunma sorumluluğuna sahiplerdir. Bu sebeple, toplum sağlığının korunması yükümlülüğü çerçevesinde bugün uluslararası toplumun ve tüm devletlerin yasaları, yönetmelikleri, antlaşmaları mevcuttur. Bu düzenlemeler, bazı ülkelerde fizyolojik hastalıkların önlenmesi, iyileştirilmesi çerçevesinde iken; bilhassa sosyal ve demokratik ülkelerin çoğunda; fizyolojik ve ruhsal rahatsızlık ve hastalıkların önlenmesi ve iyileştirilmesi mahiyetini amaçlar niteliktedir.

 

Temel insan hakkı olan sağlık hakkının önemli bir bileşeni olarak, toplumdaki ruhsal/zihinsel/psikolojik rahatsızlıkların önlenmesi, toplum ruh sağlığının korunması ve iyileştirilmesine yönelik tüm hizmetlerin, hizmet alan veya hizmet alma hakkı olan  hasta veya danışanların ve hizmet veren meslek gruplarının birbirleriyle olan etkileşim ve ilişkilerinin ve bunların denetimleri gibi ikincil süreçlerinin detaylı şekilde düzenlendiği; devletlerin meclislerince oylanarak hükümetlerce onaylanarak yürürlüğe konulan ve icrası sağlanan yasaya Ruh Sağlığı Yasası denmektedir.

 

Ruh sağlığı yasası, hizmeti alanlar açısından, sadece insan olmaktan kaynaklanan insanlık onuru ve saygınlığı ve temel hak ve özgürlüklerini gerçekleştirme aracılığıyla koruma ve tedavi ile en yüksek yararın sağlanarak toplumsal ve bireysel farkındalık yaratmak; hizmeti verenler açısından ise sorumluluk sınırlarının tespit edilmesi, yasal ve etik sınırların belirlenmesi anlamına gelmektedir. Psikiyatri alanında, insan iradesini sakatlayan ve bu şekilde yasal olarak cezai sorumsuzluk getirmesi, ve yine yasal olarak kişiyi bir başkasının vesayeti altında yaşamak mecburiyetinde bırakan bir takım hastalıkların varlığı  da değerlendirildiğinde; psikiyatri/psikoloji alanındaki sorumluluk ve yükümlülüklerin ne denli önemli olacağı izahtan varestedir.

 

Ruh sağlığı Yasası’nın varlığı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin göstergesi olarak görülmektedir.  İngiltere ve Avrupa Birliği’ne üye İrlanda, Hollanda gibi üye bazı ülkeler, toplum açısından hayati önem teşkil eden ruh sağlı yasalarını 19. Yüzyılın ortalarında çıkarmış, değişen koşullara göre sürekli güncelleyerek; yasanın etkinliğini günümüzde halen devam ettirmektedirler.

 

Türkiye’de Ruh Sağlığı Yasası ile İlgili Yapılan Çalışmalar

Ülkemizde, ruh sağlığı yasası mevcut olmamakla birlikte, geçtiğimiz aylarda bir siyasi parti tarafından Ruh Sağlığı Yasa Tasarısı gündeme getirilmiştir.

 

2016’dan bu yana yapılan hazırlık çalışmaları kapsamında; Türkiye Psikiyatri Derneği’nce hazırlanan yasa taslağı üzerinde; alan ile ilgili 12 derneğin konu hakkındaki tartışma ve görüşmeleri neticesinde tasarı son halini almış, tüm derneklerin görüşlerine açılmış ve nihai olarak teklif veren siyasi parti tarafından “Türkiye’de her altı kişiden birinin tanı konabilecek seviyede ruhsal sorun yaşadığı, 3 milyon 250 bin kişinin depresyonda olduğu”nun, gün geçtikçe ruh sağlığı hizmeti alan ve veren insanların problemlerin ağırlaştığı, şiddet olaylarının arttığı tespitleri eşliğinde, bir an önce  Ruh Sağlığı Yasası çıkarılmasının gerekliliği çerçevesinde mecliste yasa tasarısı olarak sunulmuştur.

Ruh Sağlığı Yasası ile Değişecek Durumlar

Tasarı kabul edilirse,  Ruh Sağlığı Hizmetleri alanında şu değişiklikler hayata geçecektir:

  • Ruh Sağlığı tedavileri kapsamındaki ilaçlar ücretsiz olacak.
  • On sekiz yaşın altındaki her çocuk ruh sağlığı hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanabilecek.
  • Ruhsal problemi olan bir kişiye güvenlik tedbiri uygulanması gerektiğinde, bu tedbir konu hakkında eğitim alan kolluk personeli tarafından uygulanacak.
  • Hastaya uygulanacak tedavi süreciyle ilgili bilgilendirme yapılarak, kendisinin onayı alınacak. Kişi verdiği onayı geri almak için, Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvuracak.
  • Hastanın risk içeren durumu ortadan kalktıysa, isteğine bağlı olarak tedavisi sürdürülebilecek veya hastaneden çıkarılabilecek.
  • Hasta bir avukat tarafından temsil edilebilecek. Hastanın avukatı yoksa, barodan avukat talep edebilecek.
  • Hastanın yatırılma talebine itiraz edilirse, konu hakkında görüş bildirmesi için ruh sağlığı alanında uzman bir bilirkişi atanabilecek.
  • Mahkeme kararıyla verilecek en uzan istemsiz yatış ve tedavi süreci üç hafta olacak. Uzatılma süreci olacaksa, sebepleri belirtilerek mahkemeye sunulacak.
  • Psikiyatrist, psikolog gibi ruh sağlığı meslek mensuplarına talepleri halinde kendilerine koruma verilebilecek ve talepleri halinde yakınlarının bilgileri gizli tutulabilecek.
  • Ruh sağlığı hizmeti veren kişilerin görevleri sebebiyle ikincil ruhsal travma ya da diğer mesleki sebeplere bağlı olarak ruhsal rahatsızlıklar ortaya çıkması halinde, tedavi masraflarının tamamı kurum tarafından karşılanacak.
  • Ruh sağlığı hizmeti veren kişilerin mesleki yıpranma hakları olacak ve bu emeklilik sürelerine yansıtılacak.
  • Ruh sağlığı meslek mensuplarının hizmet alanları tanımlandığı için, bu meslek mensuplarının dışındaki diğer meslek elemanları ilgili hizmet laanlarında görev yapma yetkisi olmayacak. Diploması ve meslek belgesi olmadan, meslek mensuplarının görev alanına giren işi yapanlar veya bu ünvanı kullananlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 200 günden 500 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacak.
  • Ruh Sağlığı İzlem ve Denetim Kurulları” oluşturulacak. Ruh sağlığı alanındaki bütün kurum ve kuruluşların izleme ve denetimi için her şehirde “Ruh Sağlığı İzlem ve Denetim Kurulu” kurulacak. Bu kurullar 9 kişiden oluşacak, en az 7 kişi ile toplanacak. Görev süresi ise 2 yıl olacak.

 

Kurul, izlem ve denetimleri kapsamında tespit ettiği yanlışlık, aksama, hatalı uygulamaları merkeze, gerekli gördüğünde Kamu Denetçiliği Kurumuna rapor edebilecek, kamuoyuna açıklama yapabilecek, mahkemede dava açabilecek.

 

Ruh Sağlığı Çalışanlarının Yasadan Beklentileri

Ruh sağlığı yasa tasarısı kapsamında, hizmet alanlar için, ücretsiz tedavi ve ilaçların yanı sıra, tedavi sürecindeki iradeleri önemsenmiş; tedavi süreçlerindeki hizmet verenlerin mesleki ihmal veya görev ihlallerine karşı  ruh sağlığı meslek mensuplarının görev ve sorumluluklarının tanımlanmasına gidilerek; hizmet alanlara koruma getirilmiştir.

 

Hizmet verenler için de önemli koruyucu ve iyileştirici düzenlemeler içeren tasarıda, ruh sağlığı alanında hizmet verenlerin mesleki yıpranmalarının giderilmesi, eğitim ve özlük haklarının korunması, mesleki faaliyetleri esnasındaki güvenliklerinin sağlanması, meslek mensubu tanımlanmasına gidilerek meslek mensubu olmayanların mesleği icra etmesinin önünün alınması amaçlanmıştır.

 

Toplumumuzda ruh sağlığı hizmeti meslek mensuplarının önemli problemlerinden bazıları;

  • Ruh Sağlığı ile ilgili herhangi bir eğitim almamış kişilerin, “yaşam koçu”,  “duygu odaklı terapist”, “enerji terapisti”, “eğitim  danışmanı”, “evlilik terapisti”, “psikolojik danışman”, “öğrenci koçu” gibi ünvanları kullanarak mesleği icra etmeleri; kitaplar yazmaları ve bu ünvanlar altında satmaları ve hatta mesleki ünvanı kullanarak konferanslar düzenlemeleri,
  • Danışan veya hastaları tarafından şiddete uğramaları hatta öldürülmeleri,
  • Bilhassa Psikiyatristler açısından; Psikolojik rahatsızlıkların fizyolojik rahatsızlıklar gibi bir kaç tahlil, mr, röntgen ile kısa sürede anlaşılamaması, her ne kadar bir takım ilaçlarla destek sağlanabilse de kalıcı çözüm için uzun sürece yayılmış bir emek ve destek gerektirmesi; ancak hasta sayısının çokluğunun yanı sıra, özlük haklarının yeterli seviyede olmaması,
  • Bilhassa Psikologlar açısından; meslek mensuplarının istihdam edilmesi gereken pozisyonlarda, yasal olarak başka bölüm mezunlarının istihdam edilmesi ( Örnek olarak; adli psikoloji süreçlerinde çocuk şüpheli veya sanıkların gözlemlenmesi ve değerlendirilmesi aşamalarında) veya yetersiz istihdam yapılmasıdır. (Sosyal hizmet kurumları, eğitim kurumları gibi kurumlardaki kalabalık nüfuslara yaklaşık olarak 1-2 psikolog atanmaktadır.)

 

Yasa tasarısı, Ruh Sağlığı meslek mensuplarının mesleklerini icra etmeleri sırasında ve dolayısıyla yaşadıkları problemlerine, gerek meslek tanımlaması yapmak suretiyle korsan danışmanların önüne geçilmesini sağlayarak; yıpranma hakkı getirmek, güvenlik  sağlama düzenlemeleriyle iyileştirme fırsatları sunmaktadır.

 

Ruh sağlığı meslek mensupları açısından, yasa tasarısında bir kaç hususta ise belirsizlik vardır. Bunlardan birincisi, bir takım ücretsiz tedavi imkanının yaratıldığı ortamda, özel sektörde çalışanlar için ücret tarifesi getirilecek midir? Eşitlik şartlar altında bir rekabet ortamı nasıl sağlanacaktır? İkincisi ise, tasarıda istihdam genişletilmesini sağlayabilecek dolaylı ifadeler yer alsa da eğitim kurumları, sağlık kurumları, devlet kurumları, özel sektör genelinde geniş bir araştırma yapılarak, bunun verileri de paylaşılarak danışman başına düşen danışan sayısı azaltılarak, nitelikli bir ruh sağlığı hizmeti sunulabilmelidir. Ancak istihdam konusunda oransal veya sayı itibariyle bir ifade tasarıda doğrudan yer almamaktadır. Bu iki hususun açıklığa kavuşturulması, tasarıdan amaçlanın en yüksek faydanın alınması açısından faydalı olacaktır.

 

Ruh Sağlığı Yasasının Faydaları

Sağlıklı bir toplum için,  verimli ve etkin bir ruh sağlığı hizmetleri politikası ve etkin yasal düzenlemelere sahip olunması  ve bu düzenlemelerin gereğinin etkili şekilde icra edilmesi gerekmektedir.

 

İçinde bulunduğumuz yüzyılın beraberinde getirdiği teknolojik ilerlemeler, toplumsal yapılardaki, değişiklikler, küresel değişikliklerin tamamı bireylerin günlük rutinlerini, sosyal ilişkilerini, öz benlikleri ile olan ilişkilerini; netice olarak ruh ve beden bütünlüklerini doğrudan etkilemiştir ve etkilemektedir.

 

Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre, dünyada 300 milyon insan depresyon, 60 milyon insan bipolar bozukluk, 50 milyon insan bunama ve 23 milyon insan şizofren rahatsızlıklarına sahiptir.  Diğer yandan; psikiyatri, halk sağlığı ve nörobilim alanında 28 uzman ve hastalar tarafından hazırlanan Lancet Komisyonu raporuna göre, ruh sağlığı konusunda dünya çapında büyüyen bir kriz mevcut ve bu kriz; toplumlar ve ekonomiler üzerinde kalıcı zararlara yol açabilecektir.

 

Sonuç olarak, Ruh Sağlığı konusunda dünyadaki ve ülkemizdeki artan kriz, toplum olarak geleceğimizi de etkileyecektir. Bugün itibariyle ruh sağlığı, en az beden sağlığı kadar önem arz etmektedir. Gerek hizmet alan, gerek hizmet veren ve gerekse bizzat sunulan hizmetin kendisi itibariyle, Ruh Sağlığı Yasası hayati önem taşımaktadır. Ülkemizde geçtiğimiz aylarda, hem hizmet alan hem hizmet verenlerin yaşadığı sıkıntıların detaylı şekilde ele alındığı bir Ruh Sağlığı Yasası teklifinin meclise sunulmuş olması önemli bir adımdır. Toplumumuzun sağlığının tam anlamıyla sağlanabilmesi için, Ruh Sağlığı Yasası çıkarılmasını, yasa ile oluşturulacak farkındalığın zamanla arttırılmasını ve etkinliğinin sağlanmasının gerekliliğini belirterek; hizmet alanlar, ruh sağlığı meslek mensupları ve toplumumuz adına bir an önce Ruh Sağlığı Yasası çıkarılmasını umut ediyoruz.

 

Kaynakça ve İleri Okuma:

Yazar: Müberra Sümeyye ALTINOK

 

“Ruh Sağlığı Yasası Nedir ? Ruh Sağlığı Yasası ile İlgili Yapılan Çalışmalar” üzerine bir yorum

  1. Ruh sağlığı yasası umuyoruz kısa zamanda gelecek. Piyasadaki yanlış algıları ve tedavi yöntemleri de yasanın gelmesiyle son bulacak. Böyle farkındalık ve bilgi içeren yazıyı okuyucuya ulaştırdığınız için teşekkür ederiz.

    Cevapla

Yorum yapın