Kleptomani (Çalma Hastalığı) Nedir?

Kleptomani yani çalma hastalığı insanlarda engellenmesi çok zor olan sürekli bir şeyi çalmalarına sebep olan dürtünün getirdiği bir hastalık durumudur. 150 yıldan uzun bir süredir varlığı bilinir. Tam anlamıyla hırsızlık hastalığı olarak algılamak doğru değildir. Bu kişiler  bir  yere gittiklerinde (Bu market, mağaza, arkadaşlarının evi vb. olabilir.) ihtiyaçları olmasa bile kendilerini ordaki gereksiz şeyleri çalmak isterken bulurlar. Çalma olayını gerçekleştirmeden önce kaygı ve endişeli olurlar. Çaldıkları zaman genellikle ilk başta bir rahatlama hissetseler bile daha sonra bu duygunun yerini suçluluk ve utanç alır. Yaptıkları şeyin yanlış olduğunu bilirler ve bundan rahatsızlık duyarlar. Bazen çaldıkları nesneyi geri götürüp iade ettikleri de görülmüştür.   

 

Kleptomani dürtü kontrol bozukluğu çerçevesinde sınıflandırılmış bir bozukluktur.Kleptomani hastalığına sahip insanlara kleptoman denir. Kleptoman bireyler yılda ortalama 40 milyar dolar zarara yol açar. Bu insanlar genellikle çaldıkları eşyaları almaya yetecek maddi olanaklara sahiptirler yani ihtiyaçları olduğu için çalmazlar. O eşyalar bu insanlar için maddi veya manevi bir değer taşımaz sadece eşyaya o an sahip olmak isterler ancak çoğunlukla değer taşımadığı için eşyaya sahip çıkmazlar. 

 

Geçmiş yıllarda istatistiklerde bu hastalığa sahip bireylerin %80 oranında kadın olduğu görülmüştür ancak ilerleyen zamanlarda bu rahatsızlık cinsiyetler arasında neredeyse eşitlenmiştir. Kleptomanların genelde kadın olmasının sebeplerinden biri yakalandıkları zaman çoğunlukla erkekler hapishaneye gönderilirken kadınların psikolojik muayeneye gönderilmesidir. Genelde ergenlik dönemi ve 30lu yaşlarda sık görülmektedir. Bir şeyler çalan bireyler her zaman kleptoman değildir veya bir kez çalma eylemini gerçekleştiren ergen, yetişkin bireyler de kleptoman olmayabilirler.

 

Kleptoman bireylerin çaldıkları zaman kendilerinde olmadıkları düşünülebilir ama bu doğru bir düşünce değildir. Bu bireyler yalan söyleyerek eylemin sorumluluğunu üstlerinden atmaya çalışabilirler.  Bu yalanlara nesnenin fiyatını ödedikleri veya mal sahibinin kendilerine verdikleri gibi sözler örnek olarak verilebilir. Genelde çalma eylemini gerçekleştirirken durumun ne tür sonuçlar ortaya çıkartabileceği akıllarına gelmez. İşin en garip yanlarından biri ise kleptomanlar bu yalanlara inanarak söylerler. 

 

Küçük çocuklarda kleptomani rahatsızlığı olmasa bile hırsızlığa sıkça rastlanır. Çünkü 10 yaşından küçük bireylerde ahlak kavramı tam olarak oluşmamıştır. Küçükler bir şeye sahip olup “Bu benim.” demek isterler. Sahip oldukları ve olmadıkları şeyler arasında farkı tam kavrayamazlar. Kısacası sahip olma isteğini bastırmakta zorlanabilirler. Ergenlik çağında bu durum genelde aileye ve çevreye bir başkaldırının sonucu olarak ortaya çıkar. Depresyonun da sebep olduğu bir durumdur. Bu tip ergenler genelde ilgiye açtırlar ve kleptoman olmamalarına rağmen farklı tedavi yöntemleriyle bu ilgi açlığı ortadan kaldırılmalıdır.   

 

Kleptomaninin Nedenleri Nelerdir ?

Kleptomaninin nedenlerinin ne olduğuna dair bir çok farklı görüş öne sürülmüştür.  Sigmund Freud, kleptomaninin cinsel duyguların bastırılmasından dolayı ortaya çıktığı görüşünü ortaya atan psikiyatrdır. İnsanların bu nesneleri çaldıkları zaman bir cinsel doyum elde ettiklerini söylemiştir. Nesnelere cinsel anlamlar yüklemek mümkündür ancak bu fikri doğrulamaya yetmez.

 

Bir görüşte kleptomani birey için toplumdan intikam almanın bir aracı olarak ortaya çıkar. Birey çocukluğunda yaşadıkları eksikliklerin bıraktığı etkiyi bir şeyleri çalarak  yok etmeye çalışır ve bu sayede kendi gücünü kanıtlar. Bu kuram kleptomaniyi anlamamızı kolaylaştırsa da tedavisi edilebilmesi için bir kolaylık sağlamaz.

 

Kleptomani rahatsızlığının bazı biyolojik faktörlerin neden olduğu görüşü de vardır. Örneğin 66 yaşında kleptomaniye sahip bir hastanın sol frontal ve sağ parietotemporal beyin bölgelerinde atrofi olduğu gözlemlenmiştir. Buna bir çok farklı örnek daha verilebilir.

 

Kleptomani Tedavisi 

Kleptomani, tıpta çok sık rastlanan bir bozukluk değildir. Bu yüzden genelikle geçerli olan bir kleptomani tedavisinden söz edemeyiz.  Tedavisi için bir çok yol olmasına rağmen bu hastalar genelde tedaviye direnç gösterirler. Çeşitli antidepresan ve benzeri ilaçlarla tedavisinin mümkün olmasının yanı sıra bazı psikoterapi yöntemleriyle de hastayı çalma dürtüsünden uzaklaştırmak mümkündür ancak hastalarının çok az bir kısmı kendi başına tedavi olmak için bir uzmana başvurur. Kleptomani tedavi tekniklerinin bazılarının kısa süreli etkili olduğu kanıtlansa da uzun vadede kalıcı olup olmadığı kişiden kişiye değişmektedir.

 

Kleptomani tedavisinde kullanılan yollardan biri de davranış terapilerinin altında kullanılan edimsel koşullama tekniklerinden biri olan örtük duyarlılaştırmadır. Bu yöntemde birey terapistin önderliğinde bir nesneyi canlandırdığını hayal eder daha sonra terapist ona bu olayın getirebileceği sonuçları düşünmesini ister.  Hapse girmek, diğer bireyler tarafından dışlanmak gibi bir çok kötü ihtimali görmesini sağlarken ailesi ve arkadaşları gibi yakın çevresinin onun hakkında düşünebileceği ve söyleyebileceği kötü şeyleri ona anlatarak karamsar bir hava yaratır. Hasta bu hayal etme evresinin içindeyken stres ve kaygı duygularını hisseder ve hırsızlığa karşı içinde kötü duygular barındırmaya başlar. Zamanla da nefret eder. Bu koşullama sayesinde bir daha hırsızlık yapmaz ancak bu yöntem her zaman işe yaramayabilir.

 

Bulantı duygusu ve kusmayı hırsızlıkla imajine etmek kleptomaniyi önlemek için var olan tekniklerden biridir. Psikanalitik yöntemde de çalma dürtüsüne neden olan geçmiş yaşantıların bulunup çözülmesi hastalığın tedavisi için kullanılır.

 

Kaynakça ve İleri Okuma:

  • DSM-V Tanı Ölçütleri
  • Kleptomania, Dr. Okan Çalıyurt

 

Yazar: Beste CİN

Yorum yapın