Depresyon Nedir ? Depresyon Çeşitleri, Belirtileri ve Tedavisi

Depresyon Nedir ?

Dünya Sağlık Örgütü’nün bir yazısına göre depresyon insanları hayatlarını yaşamaktan alıkoyan rahatsızlıklar arasında ilk sırada geliyor. Her beş kişiden biri, hayatlarının bir döneminde depresyonu deneyimlemiş oluyor. Fakat bu denli yaygın görülen bu rahatsızlık toplumda popülerliğiyle aynı oranda gündem konusu olmuyor. Bu yüzden bu yazımda depresyonu biraz daha yakından tanımak, tedavisinden ve doğasından bahsetmek istiyorum.

 

Depresyonu bugün belki de daha çok günlük hayatlarımızda “Bugün çok depresifim” gibi cümlelerde duyuyoruz. Genelde böyle bir durumda kast edilen şey bir tür bıkkınlık, yorgunluk, belki de çaresizlik, ağırlık hissi oluyor. Bu gibi duygulara zaman zaman kapılmak da, gerçekten bir depresyon bozukluğu sahibi olmak da yaygın durumlar olduğu için bu ikisi birbirine karışabiliyor. Bu yüzden “Depresyon nedir ?” sorusunda ilk buna değinmek istedim. Depresif hissetmek günlük ruh halimiz dâhilinde, geçici bir durumdur. Tıpkı güzel bir haber alınca hissedeceğimiz mutluluğun bir ay boyunca her gün sürmesini beklemeyeceğimiz gibi, depresiflik hissinin de uzun süreler boyunca bizimle kalmasını beklemeyiz. Fakat depresyon bozukluklarında hem duygu yoğunluğu daha fazladır, hem de süresi normal bir duygu durumundan çok daha uzundur.

 

Depresyon bozukluklarının günlük bir depresif hissetme durumundan yoğunluk ve süre olarak farklı olduğundan bahsettim. Ancak tam olarak nasıl farklı olduklarına değinmedim. Bu durumu açıklığa kavuşturmak için önce depresyon bozukluklarının türlerine ve belirtilerine değinmek istiyorum.

 

Depresyon Çeşitleri Nelerdir ?

DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı’na göre depresyon bozuklukları arasında yeğin (majör) depresyon bozukluğu vesüregiden depresyon bozukluğu gibi çeşitler var. Önce bu iki depresyon çeşitlerinden bahsettikten sonra diğer, belki de daha az tanınan depresyon türlerinden de bahsedeceğim.

 

Majör Depresyon Bozukluğu sahibi bir insana bu tanının konabilmesi için bu insanın yalnızca depresyon dönemi geçiriyor olması ve bir mani dönemi geçirmemiş olması gerekir. Böylece majör depresyon bozukluğu sahibi insanlar bipolar bozukluk gibi iki kutuplu rahatsızlık sahibi insanlardan ayrılabilirler. Majör depresyon bozukluğu sahibi insanlar genelde duygusal olarak çökkün, bitkin, isteksiz hissederken fiziksel olarak da halsiz hissetmenin yansıra uyku sorunları ve hızlı kilo alma/verme sorunları ile karşılaşabilirler. Belirtilere ileride daha ayrıntılı bir biçimde değineceğim.

 

Süregiden Depresyon Bozukluğu majör depresif bozukluktan iki biçimde ayrılır: süresi çok daha uzundur, şiddeti kıyasla daha düşüktür. Şiddetinin daha az olmasına rağmen süresinin çok daha uzun sürmesi sebebiyle süregiden depresyon bozukluğu, majör depresif bozukluğa kıyasla kişiye daha çok zarar verir.

 

Diğer depresyon türleri arasında aybaşı öncesi (premenstrüel) disfori bozukluğu ve maddenin/ilacın yol açtığı depresyon bozukluğu yer alıyor. Aybaşı öncesi disfori bozukluğu da daha önce bahsettiğim depresyon bozuklukları gibi çökkün bir duygu durumunu içeriyor. Ancak bunun yanında dönemsel hormonal değişikliklerin getirdiği bulantı gibi fiziksel sorunları da kapsıyor. Maddenin/ilacın yol açtığı depresyon bozukluğu ise daha önce bahsettiğim depresyon bozukluklarına daha çok benziyor. Ancak kimyasal bir sebebi olduğundan bu bozukluğa diğerlerine kıyasla daha farklı bir yaklaşım gerekiyor.

 

Diğer türler arasında saydığım bozuklukları bu yazıya bilgilendirme amacıyla ekledim. Ancak depresyon belirtisi ve tedavi sürecini tartışırken daha çok majör depresif bozukluk ve süregiden depresyon bozukluğuna odaklanmanın konuyu algılamak konusunda daha faydalı olacağını düşünüyorum. Bu yüzden yazımın kalanında daha çok majör depresif bozukluk ve süregiden depresyon bozukluğundan bahsedeceğim.

 

Depresyon Belirtileri Nelerdir ?

Majör Depresyon Bozukluğu DSM-5 kıstaslarına göre bir insanın 2 hafta boyunca aşağıdaki belirtilerden en az beşini göstermesi üzerinden tanımlanıyor:

  • Çökkün hissetmek
  • Etkinliklere karşı ilgi azalması veya artık zevk almamak
  • Aşırı kilo almak veya kilo kaybetmek (kilo verme çabası yokken)
  • Uykusuzluk çekmek veya aşırı uyumak
  • Hareketlerde fark edilir ölçüde yavaşlamak
  • Düşünme, odaklanma ve karar verme konularında güçlük yaşamak
  • Tekrarlanan bir biçimde ölüm hakkında düşünmek

 

Sayılan beş belirtinin en azından birinin çökkün hissetmek veya etkinliklerden zevk almamak olması da gerekiyor. Bu durumda karşımıza yoğun bir çöküntü tablosu çıkıyor. Ancak tanı konması için 2 hafta yeterli oluyor.

 

Süregiden Depresyon Bozukluğu belirtileri ise aynı el kitabının kıstaslarında şöyle geçiyor; kişinin 2 yıl boyunca çökkün duygudurum içinde olması ve aşağıdakilerden en az ikisinin varlığı:

  • İştahsızlık veya aşırı yemek yeme
  • Uyku sorunları (fazla veya az uyumak)
  • Enerji düzeyinde azalma, bitkinlik
  • Özsaygının azalması
  • Odaklanma ve karar vermede zorluk yaşama
  • Umutsuz hissetme

 

Bu depresyon belirtilerini kıyasladığımızda süregiden depresyon bozukluğu ve majör depresyon bozukluğunun arasındaki fark daha belirgin hâle geliyor. Böylece majör depresyon bozukluğunun daha yoğun olduğu ancak 2 hafta gibi daha kısa sürelerde görülmesinin tanı konmasına yetmesi ortaya çıkarken, süregiden depresyon bozukluğunun daha hafif geçmesine rağmen insanın hayatından uzun bir süre ayrılmadığını görüyoruz.

 

Depresyon Tedavisinde Psikoloğun Önemi

Depresyonun olası biyolojik sebepleri arasında; genetik etkiler, nörolojik etkiler, hormonal etkiler, uyku düzeni gibi biyolojik ritim etkileri, günışığı miktarı gibi pek çok şey var. Fakat depresyonun olası psikolojik sebepleri de unutulmamalı. Depresyonun olası psikolojik sebepleri arasında stres yaratan olaylar (mesela boşanma), davranışsal sorunlar, bilişsel sorunlar, ümitsizlik teorisi ve kişiler arası ilişkiler bulunuyor.

 

Bahsettiğim sebepleri saymaktaki amacım tedavi hakkında bir fikir yürütebilmek. Örneğin depresyon bozukluğu olan birinin sebebinin hormonal dengesizlikler olduğunu varsayalım. Bu durumda bir doktordan bu dengesizliği düzeltecek bir tedavi planı bekleyebiliriz. Ancak davranışsal sorunlar gibi psikolojik sebepler dâhilinde bir nedeni varsa, bu durumda doktor pek yardımcı olamayabilir. Böyle bir durumda başvurulacak kişi bir psikologdur.

 

Ancak her zaman depresyon örnekte verdiğim kadar basit bir bozukluk olmayabiliyor. Çoğu zaman bir insanın depresyonu tek bir etken sonucu olarak değil, birçok etkenin birlikte çalışması sonucu ortaya çıkıyor. Bu etkenlerin biyolojik olanları için doktor, psikiyatrist gibi uzmanlardan yardım alınırken aynı zamanda psikolojik sebepler için de psikologdan yardım alınması gerekiyor.

 

Özetleyecek olursak, depresyonun çok sebepli yapısı sebebiyle depresyon tedavisi bir kişinin değil, daha çok bir takımın işi. Bu takımdan herhangi birini çıkartmak, olası sebeplerin bir grubunun tedavi edilmeyeceği anlamına gelir. Psikoloğun depresyon tedavisindeki önemi de bu takımın psikolojik etkenlerle ilgilenen parçası olmasıdır.

Depresyon İlaçları Nelerdir ?

Depresyon için kullanılan ilaçlar çeşitli biyolojik sebepleri elemeyi hedefleyebilir veya duygudurum değiştirmeyi hedefleyebilir. Bu ilaçlar arasında antidepresanlar, çeşitli nörotransmiterlerin yıkımını önleyici ilaçlar, stres azaltanlar ve kişinin ihtiyacına göre diğer yardımcı ilaçlar bulunuyor. Bu ilaçlar ile ilgili ayrıntılı bilgi vermenin tıbbi uzmanlıkları olan insanlara düşeceğini düşünüyorum. Ancak bu yazı için ilaçların önemli olan noktası, bahsettiğim biyolojik sebeplerin de çözümsüz kalmadığı.

 

Depresyonun Nöropsikolojik Boyutu

Depresyonlu insanların beyinleri ile sağlıklı insanların beyinleri arasında bazı farklar görünüyor. Bu farklar arasında küçülmüş hipokampüs ve küçülmüş frontal lob var. Bu farkların ne anlama gelebileceklerini biraz daha iyi anlayabilmek için önce beyindeki bu bölgelerin genel işlevlerinden kısaca bahsetmek gerektiğini düşünüyorum.

 

Hipokampüsün yeni anı oluşturma işlevi var. Bu bölgenin zarar görmesi ve küçülmesi sonucu bu işlevin de zarar göreceğini öngörebiliriz. Bu durumda depresyondaki unutkanlık da bu bölgenin küçülmesiyle ilişkilendirilebilir. Frontal lob ise daha düşünsel becerilerimizle ilişkilendiriliyor. Bu durumda frontal lobun zarar görmesi depresyonda görülen düşünme ve karar verme zorluklarıyla ilişkilendirilebilir.

 

Özet

Bu yazıda depresyon hakkında bahsettiğim şeylerin kısa bir özetiyle bu bilgileri toparlamak istiyorum. Öncelikle, depresif hissetmek gibi günlük dilde kullandığımız durum ile depresyon bozukluklarının birbirinden farklı olduğundan bahsettim. Ardından depresyon çeşitleri ve depresyon belirtilerinden bahsettim. Olası sebeplerine geldiğimizde ise konunun psikolojik ve biyolojik yanlarının birbiri ile ilişki içinde olduğundan bahsettim. Beyin yapısındaki değişiklikler konusunun da bu biyoloji ve psikoloji ilişkisini kuvvetlendirdiğini düşünüyorum. Böylece depresyonun ne olduğu hakkında kısaca bir fikir edinmiş olduk.

 

Kaynakça ve İleri Okuma:

  • DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı
  • Depression, World Health Organization
  • Kronik Hastalık ve Depresyon,  Hayriye Elbi Mete
  • What happens inside people’s brains when they’re depressed?, Chapter 6, Psycheducation
  • Abnormal Psychology, 17th edition. Yazarları: Jill M. Hooley, James N. Butcher, Matthew K. Nock, Susan Mineka

 

Yazar: Defne KOLAY

Yorum yapın