Alışkanlık Değil Hastalık: Bağımlılık

Bağımlılık Nedir ? Bağımlı Kimdir ?

Bağımlılık; TDK’ye göre kişinin kendi kendine yetememesi durumudur. Bu tanıma odaklandığımızda dahi bağımlılık sürecinin zannettiğimizden riskli olduğunu anlıyoruz. 

 

Bağımlılık yaratıcı maddeleri düşündüğümüzde hepimizin aklına ilk sıralarda tütün ve ürünleri, alkol, kokain gibi maddeler gelir. Bu maddelerin ve daha birçoğunun (amfetamin, hallüsinojenler, opiyatlar, sedatifler…) yarattığı bağımlılığa ‘’madde bağımlılığı’’ denmektedir. Her ne kadar ben bu yazıda madde bağımlılığından bahsediyor olsam da bilinmelidir ki bağımlılık çeşitleri bu kadarla bitmez.  Kumar, internet, telefon, alışveriş, yeme, egzersiz gibi birçok davranış bağımlılıkları da mevcuttur. Peki ya bağımlılık derken tam olarak neyi kast ediyoruz? Sigara kullanıyor olmak sigara bağımlılığına, alkol içiyor olmak alkolizme mi neden olur? Bağımlı olmanın kriteri tamamen o maddeyi vücuda almış olmak mıdır? Tahmin edebileceğiniz gibi elbette ki değildir. Bağımlılık tanımı yapmak için öncelikle bağımlılığın tanı kriterlerine göz atalım. 

 

Öncelikle bir kişinin bağımlı olması için o maddeye karşı tolerans geliştirmiş olması gerekmektedir. Tolerans geliştirmek kişinin aldığı madde miktarını duymak istediği hazzı duymak için yeteriz olması sonucunda her denemede daha fazla maddeyle bunu sağlamaya çalışmasıdır. Örneğin kişi günde üç tane sigaradan aldığı keyfi artık üç sigaradan almadığı için sigara sayısını arttırır. Bir şişe alkolün kişiye artık istediği hazzı vermemesi ve alkol miktarını arttırması da bir tolerans geliştirme örneğidir. Kişinin bağımlı olarak tanı alması için gerekli ikinci bir kriter ise madde yokluğunda yoksunluk yaşanmasıdır. Yoksunluk süreci kişinin maddeyi kesmesi ile başlar. Madde kesildiğinde vücut fizyolojik ve psikolojik olmak üzere büyük bir yelpazedeki tepkilerden gösterebilir, olumsuz fizyolojik ve psikolojik sonuçlar doğar.  Kullanıcı bu olumsuzluklardan kurtulmak adına tekrar madde kullanır. 

 

Hiç kimse bağımlılık yaratıcı maddeye bağımlı olma amacı ile başlamaz. Ve bağımlıların neredeyse hepsi düşündüğünden daha yüksek dozda ve daha uzun süreli madde kullanırlar. Çoğu bağımlının bağımlılık süreci ‘’Bir kereden bir şey olmaz.’’ ile başlar ve maalesef bir kereden çok şey olur. 

 

Bağımlı kişi bağımlı olduğu maddeyi temin etmek için büyük bir çaba ve zaman harcar. Maalesef basına düşen haberlerden de gördüğümüz üzere madde temin etmek adına yapılanlar insani davranış sınırlarını aşabilmektedir. Bağımlı kişilerin bir diğer ortak özelliği ise sosyal, kültürel ve kişisel etkinliklerin zamanla azalması ve bir süre sonra bitmesidir. Kişi sosyal hayattan izole olmuş olur. Bu durumun kişinin ruh sağlığına etkilerinden yazının devamında bahsedeceğim.

 

Bağımlı kişilerin bağımlılıklarını yaşadıkları tüm olumsuzluklara rağmen sürdürmesi de kişinin bağımlı olarak nitelendirilmesi için gerekli kriterlerdendir. Bağımlılık nedir sorusuna verilecek en net cevap bağımlılığın bir hastalık oluşudur. Alışkanlık, kötü bir huy olarak tanımlamalar halk arasında oldukça yaygın olsa da bağımlılık tedavi edilebilir, tedavisi geciktiğinde yaptırımı artan, kullanıcının beyninde nörokimyasal değişiklikler yaratan bir beyin hastalığıdır.

 

Toplumumuzda bağımlılığın ciddiyetini kavramamıza engel olan ‘’alışkanlık’’ kelimesinin kullanılmaması, bağımlılığın hastalık olduğunun vurgulanması gerekmektedir. Hepimizin tahmin edebileceği gibi bağımlılık aniden oluşan bir durum değildir. Süreç gerektirir ve bu süreçte hem çevresel hem fizyolojik birçok olumsuzluk cereyan eder. Şimdi bu süreçlerden bahsedelim.

 

Bağımlılık Döngüsü

Yukarıda da belirttiğim gibi bağımlıların çoğu bir gün maddeyi bırakma planı yaparlar ve o gün sürekli olarak geciktirilir. Kişi bir döngü halinde madde kullanımına devam eder , büyük zararlar görse de, daha büyük zararlarının kendisini beklediğini bilse de madde kullanımından vazgeçmez. 

 

Peki madde ile karşılaşma ile başlayan kullanmaya başlama ile devam eden ve maalesef bağımlı olma ile sonuçlanan bu döngüde neler yaşanıyor?

Bağımlı olma ihtimali herkes için vardır. Fakat bazı risk faktörleri vardır. Bu risk faktörlerine birkaç örnek verirsek; yaş, ailesel faktörler, çevre, genetik, kişilik özellikleri, ekonomik problemler, işsizlik, boşanmış aileler gibi durumlar kişinin bağımlı olma ihtimalini etkileyen risk faktörlerindendir. Ama bu kişilerin bağımlı olmak ya da olmamak konusunda pasif olduğu anlamına gelmez. 

 

Kişi bağımlı olmadan önce merak, baskı gibi nedenlerle büyük ihtimalle bir kere kullanmak iddiası ve planıyla madde kullanmaya başlar. Bu aşamada birçok insan maddeyi beğenmese ve kullanımını devam ettirmese dahi büyük bir popülasyonda maalesef yaşadığı hazzı tekrar yaşamak adına tekrar madde kullanımına yönelir. 

 

Bağımlılık Geliştiren Kişilerin Geçtiği Aşamalar 

 

Bağımlılığın yarattığı döngü bu şekilde cereyan ettiği gibi vücudun fizyolojik dengesinde de değişikliklere neden oluyor ve bu durumda bir süre sonra bir döngü halini alıyor.  Bu süreçler sonunda kişi bağımlı durumuna geliyor. Ve bu süreç kişiden fizyolojik, psikoloji ve sosyal bağlamda birçok şeyi götürüyor, birçok olumsuzluklar getiriyor…

 

Bağımlılık Bağımlıdan Neyi Götürür ?

Öncelikle belirtmeliyim ki bağımlılığın fizyolojik ve psikolojik etkileri hem kişisel hem de kullanılan maddeye göre değişmektedir.  Ben ise bu başlık altında en sık görülen, görülmesi beklenen etkilerden bahsedeceğim.

 

Alkol bağımlılığına baktığımızda kişide bağımlılığın ilk dönemlerinde ciddi kilo kaybına neden olmaktadır. İlerleyen dönemlerde şişmanlık gösteren kişilerin sayısı oldukça fazladır. Alkol bağımlılığı kişinin yüzünde kızarıklığa da neden olabilmektedir. Sigara bağımlılığı da alkol bağımlılığına benzer şekilde kilo kaybına ve deri sararmasına nede olur. Nikotin ve uçucu maddeler de  alkol gibi  bağımlılığın ilk dönemlerinde kilo kaybına neden olur.  Esrar kullanımı da kişide göz kızarıklkığı gibi belirtiler getirir, bunun yanında yoksunluğu kişiyi psikolojik olarak da çok etkiler ve huzursuzluk, uykusuzluk görülür. Esrar kullanımı bunların yanında çok fazla yemeye, ağız kuruluğuna ve en ağır tabloları içeren psikotik bozukluklara neden olur. 

 

Kokain biraz daha farklı olarak merkezi sinir sistemini uyarın ve neşe hali oluşturur. Bu özelliği kötüye kullanımına neden olabilir. Aynı zamanda esrarın aksine açlık hissinde ve uyku gereksiniminde azalmaya neden olur.  Hali hazırda dünyada 1 milyardan fazla insan maalesef sigara kullanmakta ve sigaraya bağlı nedenlerden dolayı her 10 saniyede 1 kişi hayatını kaybetmektedir. Bu veriden de anlaşılacağı gibi nikotin kullanımı ölümle sonuçlanabilir. Nikotin bir tek sigarada bulunmayıp pipo, puro, nargile gibi şekillerde de vücuda alınabilir. Nikotin akciğer, karaciğer, ağız, dil , gırtlak, pankreas, böbrek, cilt , prostat, yumurtalık gibi birçok kanser çeşidine neden olmaktadır. Nikotin öyle zarar vericidir ki sadece kullanan zarar vermekle kalmaz çevresindeki kişilere de büyük zararları dokunur. Bazı kaynaklarda pasif içicilik ile aktif içiciliğin kişiye vereceği zarar miktarının aynı olacağı dahi yazmaktadır.  

 

Elbette bunlar dışında birçok bağımlılık yaratıcı madde ve yan etki vardır. Bu maddelerin yarattığı olumsuz fizyolojik sonuçlardan bahsettik, bu etkilerin yanında her biri büyük psikolojik zararlara da yol açmaktadır. 

 

Öncelikle madde kullanan kişi maddeye büyük bir maddi yatırımda bulunur. Bu durum kişiyi her anlamda zora sokar. Aile içi huzursuzluklar çok muhtemeldir. Madde kullanımı – özellikle yoksunluk dönemindeki bağımlıda- aşırı sinirlenmeye neden olmaktadır. Bu durum da kişinin iş/okul hayatını, sosyal hayatını olumsuz yönde etkiler. Kişi zamanla sosyal ortamından uzaklaşır, sinir bunun yanında kişide anksiyete ve öfke nöbetlerine neden olur. Zamanla öz bakımda azalmalar görülür.   Özellikle gençlerde öğrenme bozukluklarına da neden olmaktadır ki bu durum akademik başarıyı olumsuz etkilemektedir ve hatta bu bağlamda dolaylı olarak özgüven problemlerine , yalnızlaşmaya da neden olabilir.

 

Bağımlılar genelde birden fazla ruhsal hastalıkla baş etmek zorunda kalırlar. Bu hastalıklardan en yaygın olanı, depresyondur. Anksiyete bozuklukları da bu hastalıklardan sık görülenlerindendir. Bağımlıların karar verme, hafıza ve davranış kontrolünde başarısız oldukları beyin görüntüleme yöntemleriyle de kanıtlanmıştır.  Bunun yanında bağımlılık panik atak, uyku problemleri, dikkat eksikliği, hiperaktivite, intihar riski gibi sorunlara da yol açar. Fakat unutulmamalıdır ki tüm yokuş aşağı gidercesine kişide hızla psikolojik ve fizyolojik birçok tahribata yol açan bu hastalık, tedavi edilebilirdir. 

 

Bağımlılık Tedavisi

Bağımlılık tedavisinde kişinin bağımlılığı bir hastalık olarak kabullenmiş ve tedaviye gönüllü katılıyor olması çok önemlidir. Gönüllülük kişinin tedaviye uyumunu, istekliliğini ve kararlılığını sağlar ki bunlar bağımlılık tedavisinde en gerekli şeylerdir. Bağımlılarda hastalıklarının bir tedavi gerektirmediğine dair bir kanı vardır ki bu tedavinin önünde en büyük engeldir.  Tedavi süreci uzundur, kişinin bu yolda pes etmemesi, iyileşmek konusunda ısrarcı olması da süreci kolaylaştıracaktır. 

 

Kişiler alkol kullanımında yukarıda da bahsettiğim gibi bir döngüye girerler. Bu döngünün tedavi sürecinde kırılması gerekmektedir. Kişiye bu döngü ve bağımlılığın altında yatan muhtemel problemlerle baş etme yolları öğretilmelidir. 

 

Aynı zamanda maddeyi bırakmak kişinin hayatında büyük bir fark yaratacağı için kişi alışma sürecinde de psikolojik destek almalı ve kişinin bu süreci en az hasarla atlatması sağlanmalıdır. Psikolojik desteğin yanında kişiye ve bağımlı olduğu maddeye göre de değişebilecek şekilde, yoksunluk dönemlerini kontrol altında tutmak adına ilaç verilir. Bağımlılık tedavisi iki ayaklı bir şekilde ilk önce bağımlının inancı ve istikrarıyla tamamlanır. Unutulmamalıdır ki bağımlılık kötü bir alışkanlık, vazgeçilmesi gereken bir huy değil bir hastalıktır ve tedavisi vardır. 

 

“Uyuşturucu maddeler, gelecek ve umudun düşmanıdır ve onlara karşı mücadele ettiğimizde gelecek için savaşmış oluruz.”

– Bob Riley

 

Kaynakça ve İleri Okuma:

  • Bağımlılık; Sanal veya Gerçek , Nevzat Tarhan, Serdar Nurmedov , Timaş Yayınları

 

Yazar: Esra KAMACI

Yorum yapın